Duyuru Dışişleri Bakanı Antony Blinken tarafından Salı günü, Biden yönetiminin geçen hafta Filistinlilere yönelik saldırıların tırmanmasıyla ilgili olarak İsrail'e yaptığı uyarının ardından yapıldı.
İsrail'in Ekim ayı başında kuşatma altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik askeri operasyonunun başlamasından bu yana çok sayıda Filistin köyü silahlı İsrailli yerleşimciler tarafından boşaltıldı. Birçoğu Yahudi üstünlükçüsü olan ve mesihçi idealleri benimseyen yerleşimciler, İsrail'in Gazze'ye yönelik bombardımanını Batı Şeria'daki Filistinlileri yıldırmak için bir kılıf olarak kullanıldı.
Yaşanan etnik temizlik, işgal altındaki topraklarda yaşayan Filistinliler tarafından "yeni bir Nekbe" olarak adlandırılıyor. Guardian'a göre, İsrailli yerleşimciler beş yıl içinde C Bölgesi olarak adlandırılan bölgenin yüzde 10'unu kontrol altına aldı, ancak yalnızca geçen yıl Batı Şeria'nın yaklaşık 110.000 dönümü veya 110 km2'si (42 mil kare) İsrail tarafından fiilen ilhak edildi. Karşılaştırma yapmak gerekirse, 1967'de işgalin başlamasından bu yana inşa edilen İsrail yerleşimlerinin tüm yerleşim alanı 80 km2'dir.
Blinken, "İsrail hükümetine, Batı Şeria'da Filistinlilere karşı şiddet içeren saldırılarda bulunan aşırılık yanlısı yerleşimcilerin sorumlu tutulması için daha fazlasını yapması gerektiğinin altını çizdik" dedi. "Başkan Biden'ın da defalarca söylediği gibi, bu saldırılar kabul edilemez. Bugün Dışişleri Bakanlığı, şiddet eylemlerinde bulunmak veya sivillerin temel hizmetlere ve temel ihtiyaçlara erişimini haksız yere kısıtlayan diğer eylemlerde bulunmak da dâhil olmak üzere Batı Şeria'da barış, güvenlik veya istikrarı baltaladığına inanılan kişileri hedef alan yeni bir vize kısıtlama politikası uyguluyor."
Bazı analistler bunu olumlu bir adım olarak görürken, diğerleri şüpheyle yaklaşıyor. Bu adım, Batı Şeria'da yasadışı yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik artan şiddet eylemlerine karşı İsrail üzerinde artan baskının ardından geldi. Bu yeni politika kapsamında ilk yasaklar Salı günü uygulanacak ve saldırılardan sorumlu olduğu düşünülen kişileri etkileyecek.
"Buna erdem sinyali vermek diyemem ama bazı açılardan Suudi rejimi tarafından öldürülen [gazeteci Cemal] Kaşıkçı'nın ardından yönetimin uyguladığı yasağa benziyor. O zaman da bazı Suudilere vize kısıtlamaları getirilmişti." Dışişleri Bakanlığı'nın eski analistlerinden, müzakereci ve Orta Doğu konularında danışman olan Aaron David Miller'ın açıklamaları da bu yönde. Miller kararın durumu temelden değiştireceğine dair şüphelerini dile getirdi. "Bu gerekli ama yeterli değil. Yönetimin yerleşimci kanunsuzluğu gerçeğini ciddiye aldığını göstermesi açısından memnuniyet verici. Ancak pratik bir mesele olarak pek çok kalbi ya da zihni değiştirmeyecektir."