Saul, Gazze'de yaşanan gelişmeler, işgalci İsrail'in saldırıları ve uluslararası hukuku ihlal eden adımlarına ilişkin çevrim içi değerlendirmelerde bulundu.

Gazze'de 7 Ekim 2023'ten bu yana 30 bini aşkın insanın öldürüldüğünü ve 70 binden fazla kişinin yaralandığını kaydeden Saul, "Bu, yalnızca 2,3 milyon gibi küçük bir nüfusa sahip bölgede 100 binden fazla kişinin öldüğü veya yaralandığı anlamına geliyor. Yani şiddet hız kesmeden devam ediyor." dedi.

Saul, İsrail'in Gazze Şeridi'nin en büyük sağlık kompleksi Şifa Hastanesi ve çevresine çok büyük saldırı düzenlediğini hatırlatarak, bunun yüzlerce kişinin ölmesine neden olduğuna işaret etti.

Gazze'deki insani durumun vahim olduğunu vurgulayan Saul, şunları aktardı:

"BM verilerine göre, Gazze'de yaklaşık 1,1 milyon insan felaket düzeyinde açlıkla karşı karşıya, bu nüfusun yarısı. Nüfusun geri kalanı ciddi gıda kıtlığı yaşıyor. (Gazze'ye) Hala yeterli insani yardım gelmiyor. İsrail, yardımların Gazze'ye hızlı girişini kolaylaştırma yönündeki uluslararası yükümlülüğünü yerine getirmiyor. Yardımlar orada, sınırlarda ve kamyonlarda ancak İsrail içeri girmesine izin vermiyor."

Saul, İsrail'in saldırı düzenlediği Gazze'deki yardım kuruluşu Dünya Merkezi Mutfağının (World Central Kitchen-WCK) 7 çalışanını öldürdüğünü hatırlatarak, Gazze'nin, insani yardım çalışanlarının faaliyet göstermesi için güvenli bir bölge olmadığının altını çizdi.

Çin'den, Netanyahu ve Gallant hakkındaki yakalama kararının ardından UCM'ye destek açıklaması Çin'den, Netanyahu ve Gallant hakkındaki yakalama kararının ardından UCM'ye destek açıklaması

"WCK çalışanları konumlarını ve rotalarını İsrail'e bildirmişlerdi. İsrail bunu biliyordu ve onlara hareket etme izni verdi. İsrail yine de onların araçlarını hedef aldı ve onları öldürdü." ifadelerini kullanan Saul, İsrail'in Gazze'ye yönelik en çok ihtiyaç duyulan yardımların sağlanmasına çeşitli bahanelerle engel olduğunu söyledi.

Saul, Gazze'ye yardım ulaştıracak her türlü yöntemin memnuniyetle karşılanacağını belirterek, deniz veya havadan indirme yoluyla yapılan yardımın, karadan ulaştırılan kadar etkili olmadığını dile getirdi.

"İsrail, uluslararası insancıl hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini ısrarla reddediyor"

Uluslararası Adalet Divanının (UAD), 28 Mart'ta İsrail'in, Gazze'ye insani yardımların engelsiz ulaştırılmasını sağlamasına ve Filistinlilerin haklarını ihlal etmemesine hükmettiğini hatırlatan Saul, UAD'nin, İsrail'den yardım dağıtımı için daha fazla kara sınır kapısı açmasını da talep ettiğine işaret etti.

Saul, "İsrail, uluslararası insancıl hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini, bağlayıcı olan UAD'nin ihtiyati tedbir kararları ile BM Güvenlik Konseyinin ramazan ayında ateşkes talep eden kararını yerine getirmeyi ve bölgeye daha fazla yardım girişine izin vermeyi ısrarla reddediyor. UAD'nin geçen hafta bir karar daha almak zorunda kalması, İsrail'in, UAD'nin yükümlülüklerine saygı gösterdiğine inanmadığının kanıtıdır." değerlendirmesinde bulundu.

İsrail'in 6 aydır Gazze'ye yönelik saldırılarının devam ettiğini söyleyen Saul, "İsrail şu anda açıkça uluslararası hukuka saygı göstermiyor." tespitini yaptı.

Saul, katil İsrail tarafından pek çok savaş suçu işlendiğinin de net olduğunu vurgulayarak, İsrail'in sivil mülklere yönelik kasıtlı saldırılar gerçekleştirdiğini anlattı. Saul, İsrail'in sivil ve askeri hedefler arasında yeterince ayrım yapmadığı için büyük sivil kayıplarına yol açan orantısız saldırılar düzenlediğini belirtti.

"Ülkeler, İsrail'e askeri, diplomatik, mali ve ekonomik yaptırımlar uygulamalı"

İsrail'e karşı adım atmak için BM Güvenlik Konseyi ve uluslararası topluma sorumluluklarını hatırlatan Saul, şunları kaydetti:

"Ülkelerin, İsrail'e askeri malzeme transferi ve silah yardımını derhal askıya almayı da içeren daha ciddi adımlar atması gerekiyor. Bu, askeri yaptırımların yanı sıra potansiyel olarak diplomatik, mali ve ekonomik yaptırımlar uygulamayı da içermeli. Böylece İsrail, yaptığının uluslararası hukuka göre kabul edilemez olduğu mesajını almış olur."

Saul, üst düzey İsrailli askeri ve siyasi liderlerin, Soykırım Sözleşmesi ve uluslararası hukuk kapsamında bir suç olan soykırımı doğrudan ve alenen kışkırtma anlamına gelen açıklamalarının olduğunu hatırlattı.

Bu açıklamaların, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin İsrail aleyhine UAD'de açtığı davanın bir parçası olduğunu kaydeden Saul, BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese'in 26 Mart'ta BM İnsan Hakları Konseyine sunduğu ve İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını içeren "Bir Soykırımın Anatomisi" başlıklı raporunun bu tartışmaya çok değerli katkı sağladığını ifade etti.

Saul, ülkelere "uluslararası ceza mahkemelerinin soruşturmalarına destek olmaları ve işbirliği yapmaları" yönünde çağrıda bulundu.