Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM'nin girişimleriyle Conrad Otel'de gerçekleştirilen Filistin'i Destekleyen Parlamentolar Grubu Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, İsrail'in yeniden başlattığı saldırılarla Gazze'de ayakta kalan son binaları, hastaneleri, sivil yerleşim yerlerini, Gazze'nin hayat damarı olan temiz su kaynaklarını da teker teker imha ettiğini söyledi.
İşgal güçlerinin koruması altındaki yerleşimci vahşetinin Batı Şeria'da tüm hızıyla sürdüğüne işaret eden Erdoğan, meselenin daha vahim tarafının, bütün bu zulüm ve barbarlıkların tam 18 aydır medeni denilen dünya dahil tüm insanlığın gözleri önüne serilmesi olduğuna dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Gazeteciler öldürülüyor, uluslararası basın kuruluşları seyrediyor. Çocuklar öldürülüyor, İnsan hakları savunucuları seyrediyor. Sağlık çalışanları öldürülüyor, Batı dünyası seyrediyor. UNRWA (Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı) gibi kritik kurumlar kapatılmak isteniyor, Birleşmiş Milletler süreci sadece seyrediyor. Yıllardır özgürlükten, haktan, hukuktan, basın hürriyetinden bahsedenler, İsrail'in katliam politikası karşısında tam 18 aydır üç maymunu oynuyor.
Buradan bir kez daha soruyorum: Nerede uluslararası hukuk, nerede İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, nerede ortalığı ayağa kaldıran, bütçesi milyarlarca doları bulan yapılar, örgütler, kurumlar? En küçük bir hadisede ambargo silahını çeken Batılı devletler, soruyorum İsrail'e karşı neredeler? Nerede BBC, nerede CNN ve diğerleri? Gazze'de insanlık öldürülürken, çocuklar, bebekler, kadınlar yanarak can verirken, gazeteciler infaz edilirken bunları gören dünyada var mı? Mazlumların yanında yer almayan bir küresel düzen, zalimlerin oyuncağı olmaya mahkumdur.
Bugün dünya, zalim karşısında susan hatta zulmü alkışlayan bir düzenin esiri olmuştur. Uluslararası hukuk, adaleti tesis etmenin değil güçlünün gücünü tahkim etmesinin aparatı haline gelmiştir. Hukukun üstünlüğü yerine kişiye ve devlete göre hukuk düzeni hakimdir. Gazze'de uluslararası sistem, sınavı kaybetmiştir. Birleşmiş Milletler'den Avrupa Birliği'ne birçok kurum, kuruluş, savundukları ilkeleri çiğneme pahasına Gazze'de kötü bir imtihan vermiştir."
Elbette başkalarını eleştirirken kendilerini ihmal edemeyeceklerini belirten Erdoğan, "Üzülerek söylüyorum, içim kan ağlayarak söylüyorum, İslam dünyası da kendisinden bekleneni maalesef yerine getirememiştir." ifadesini kullandı.
Erdoğan, şüphesiz çok gayret sarf edilip zulmü engellemek için pek çok yolun denendiğini, diplomasinin bütün imkanlarının kullanıldığını, toplantılar, zirveler, temaslar gerçekleştirildiğini ama sonuçta Gazze'nin tamamen yıkılmasına, 60 bine yakın Gazzelinin katledilmesine mani olunamadığını ve bunun üzerinde herkesin uzun uzun düşünmesi gerektiğini kaydetti.
Müslümanlar olarak kapsamlı muhasebeye ihtiyaçlarının bulunduğunu kaydeden Erdoğan, "Tabii burada şu gerçeği de vurgulamak durumundayım. Filistinliler öldürülürken sesleri çıkmayanların, Gazze halkının işgale karşı verdiği direnişe terörizm yaftası vurarak soykırımı normalleştirmeye çalıştıklarını görüyoruz. Türkiye olarak bu iftiraları, bu kara propagandayı reddettiğimizi bugün bir kere daha çok net biçimde söylemek isterim." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin halkının işgal kuvvetlerine karşı özgürlük mücadelesi verdiğini dile getirerek, "Gazzeli kardeşlerimizin mücadelesi ile milletimizin bundan bir asır önce müstevlilere karşı verdiği istiklal mücadelesi arasında hiçbir fark yoktur. Filistin Direniş Hareketi, bizim nazarımızda bir Kuvayımilliye hareketidir. Filistinliler, yalnızca son 1,5 yıldır değil aslında son bir asırdır direniyor.
Uluslararası hukuku hiçe sayan işgalci ve istilacı bir devlet karşısında bir asırdır direniş destanı yazıyor ama birileri bizim bunları dile getirmemizden rahatsız oluyorlar. Varsın, rahatsız olmaya devam etsinler. Biz hakkı haykırmaktan, gerçekleri söylemekten geri durmayacağız. İzzet kavramının şahsiyetlerinde somutlaştığı Filistin halkını ve Gazzeli kardeşlerimizi ülkem ve milletim adına saygıyla selamlıyorum. Vatanlarını savunurken toprağa düşen Filistin'in kahraman evlatlarını, ortak şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum." ifadelerini kullandı.
Bir kez daha İsrail zulmüne karşı direnen Filistinlilere en güçlü ifadelerle destek ve dayanışma mesajlarını gönderdiğini söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"İslam alemini ve tüm dünyayı, Filistin halkının tüm insanlık adına yürüttüğü haysiyet mücadelesine destek olmaya davet ediyorum. Sadece vicdan sahiplerini değil İsrail halkını da yönetimlerinin kendilerini sürüklediği felakete karşı harekete geçmeye davet ediyorum. Bundan 75 yıl önce kendileri Holokost yaşamış, kendileri soykırıma uğramış bir toplumun, Gazze'de ve diğer Filistin topraklarında yaşanan katliamlara, soykırıma, vahşete ve cinayetlere artık ses çıkarması, tepki göstermesi, yöneticilerine artık 'Dur' demesi gerektiğine inanıyorum.
Türkiye, ilk günden itibaren bu soykırıma itirazlarını en yüksek seviyede dile getiren, İsrail'e karşı somut tedbirler alan ülkelerden biriydi. Hamdolsun, burada iyi bir sınav verdik, iyi bir sınav veriyoruz. Devletimizin resmi kurumlarının yanı sıra sivil toplum kuruluşlarımız, hayırseverlerimiz, iş dünyamız, adeta Filistin ve Gazze için seferber oldu. İsrail ile ticari işlemleri tamamen durdurarak bu alanda cesur bir adım attık.
Filistinli kardeşlerimize yönelik insani yardımlarımızı aralıksız sürdürdük. Hamdolsun, 101 bin tonun üzerinde insani yardım malzemesini bölgedeki kardeş ülkelerin de desteğiyle Gazze'ye ulaştırdık. Buradan kendilerine tekrar teşekkür ediyoruz.
Bundan sonra da Gazze'ye yardım elimizi uzatmaya devam edeceğiz ancak İsrail, 2 Mart'tan bu yana Gazze'ye yardımları engellemek suretiyle çirkin yüzünü bir kez daha gösteriyor. İsrail yönetimi, bombalarla öldüremediği masumları, yardımları durdurarak bir nevi açlıkla, susuzlukla, ilaçsızlıkla yok etmeye çalışıyor. Sahadaki insanlık trajedisi giderek daha da kötüleşiyor."