Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan açıklamada, Din İşleri Yüksek Kurulunun Gazzeliler için hayata geçirilmek istenen tehcir planına ilişkin toplandığı belirtildi.

Açıklamada, Kurulun tehcir planına tepki gösterdiği, Filistin'de uzun yıllardır süregelen zulüm, işgal, sürgün ve soykırıma karşı bütün Müslümanların ortak tavrının çerçevesini genişleterek güçlendirmesi gerektiğine vurgu yaptığı aktarıldı.

Toplantı sonrası alınan kararların "Gazze'de Devam Eden İşgal, Soykırım ve Sürgün Hakkında" başlığında toplandığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Yaklaşık bir asır önce Filistin topraklarında haksız ve hukuksuz bir işgal başlamış, bu durum sistematik olarak baskı, işkence, sürgün ve katliamlarla devam etmiş ve 7 Ekim 2023 sonrası çok farklı boyut kazanmıştır. Dini, ahlaki ve insani değerler ile uluslararası hukuk normları ayaklar altına alınarak Gazze'de insanlık dışı büyük katliam ve soykırım işlenmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna Başkanı Zelenskiy ile ortak basın toplantısında konuştu Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna Başkanı Zelenskiy ile ortak basın toplantısında konuştu

Çocuk, kadın, yaşlı ve hasta ayrımı yapılmaksızın topyekun bir halk hunharca hedef alınmış, on binlerce insan katledilmiş, yüz bini aşkın sivil yaralanmış, masum insanların gıda, su, elektrik, barınma ve tedavi gibi temel insani hakları kasten ve insafsızca engellenmiştir."

"Müslümanlar, soykırıma karşı ortak tavır çerçevesini genişleterek güçlendirmeli"

Zulmün, her geçen gün şiddetini artırdığı, sivil yerleşim yerlerinin, ibadethanelerin, okul ve hastanelerin ağır bombardımana tabi tutularak yıkım gerçekleştirildiği vurgulanan açıklamada, "Dünyanın gözü önünde meydana gelen ve her bakımdan suç oluşturan bu durum ortadayken, bir de Gazzelilerin kendilerine ait öz vatanlarından koparılarak başka ülkelere sürgün edilmesi gibi akla, dini-insani değerlere ve evrensel hukuk normlarına aykırı planlar gündeme getirilmiştir.

Bütün bu eylem ve girişimler başta Müslümanlar olmak üzere tüm vicdan sahipleri tarafından karşı çıkılması gereken zulüm ve insanlık suçu oluşturmaktadır." ifadeleri yer aldı.

Açıklamada, İslam dininin, başka şart aramaksızın sadece insan olduğu için her bireyin hayat ve mülkiyet hakkının dokunulmazlığı gibi temel haklara sahip olduğunu esas olarak kabul ettiğinin altı çizilerek, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

"Nitekim İslam, haksız yere bir insanı öldürmeyi, insanların tamamını öldürmek kadar ağır suç olarak görmüştür. Aslında bu esas, bütün dinlerin ortak hükmüdür. Bu durum insan hakları evrensel beyannamesinde de teminat altına alınmış olup bütün uluslararası hukuk normları buna göre düzenlenmiştir. Gazze başta olmak üzere bütün dünyada katliamı ve soykırımı önlemek, zulme maruz kalanlarla tam bir dayanışma içerisinde olmak, hak ve adalet uğruna çalışmak, İslami ve insani yükümlülüktür.

Filistin topraklarının haksız ve hukuksuz şekilde işgal edilmesinin, süregelen baskı, sindirme, öldürme ve sürgünlerle işgali kalıcı hale getirme çabalarının hiçbir meşruiyeti yoktur. Zalime ve işgalcilere doğrudan ya da dolaylı her türlü destek, dinen ve ahlaken vebal oluşturur. Bu tür davranışlardan kaçınılmalı ve bu tutum hassasiyetle sürdürülmelidir. Zira zulme destek, zulümdür.

Bu zulme, işgale, sürgüne ve soykırıma karşı bütün Müslümanlar ortak tavır çerçevesini genişleterek güçlendirmelidir. Filistin halkına karşı işlenen bu vahşeti durdurmak için İslam dünyasının bütün kurum ve kuruluşları her türlü imkanını seferber etmelidir. Gazze'nin yeniden imar edilerek asıl sahipleri olan Filistin halkına teslim edilmesi yönünde gerekli adımlar bir an evvel atılmalıdır."