Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde "Ebu'l Feth (Fethin Babası) Camisi" olarak geçen mescit, Altın Kapı ve Yedikule avlusunu şehre bağlayan Hisar Kapısı arasında avlunun ortasında yer alıyor.

Yaklaşık 450 yıl ayakta kalan ve geçen yüzyılın başlarında harabeye dönerek yıkılan mescitten geriye sadece minaresinin bir kısmı kaldı.

Tarihi yarımada surlarının başlangıç noktası olan Yedikule’den itibaren restorasyona girişen Fatih Belediyesi, alanda kalıntıları bulunan mescidi uzman bir ekiple yeniden ihya çalışması başlattı.

Çalışmalara ilişkin açıklama yapan Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan, kara surlarının bir parçası olan Yedikule'nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer aldığını söyledi.

İsrail'in Gazze'ye saldırıları Almanya Başkonsolosluğu önünde protesto edildi İsrail'in Gazze'ye saldırıları Almanya Başkonsolosluğu önünde protesto edildi

Bölgenin atıl bir vaziyette bulunduğunu, Kültür ve Turizm Bakanlığıyla görüşme sonrası restorasyon karşılığında alanın Fatih Belediyesine tahsis edildiğini anlatan Turan, "Devraldığımız ilk günden itibaren çalışmaya başladık. Kentin en atıl ve güvensiz noktalarından bir tanesi şimdi İstanbul'un en önemli kültür-sanat ve turizm destinasyonlarından biri haline geldi." dedi.

Restorasyon çalışmalarının ardından Yedikule'de Yeditepe Bienali, film gösterimleri gibi birçok etkinlik düzenlediklerini belirten Turan, son olarak, İstanbul'un fethinden sonra şehirde inşa edilen ilk mescitlerden olan Fatih Mescidi'nin ihya çalışmalarını yürüttüklerini anlattı.

106 çeşme, onlarca sıbyan mektebi, hazire, medrese ve cami ihya edildi

Koruma kurulu onaylı projeler ve oluşturdukları bilim kurulunun görüşleri doğrultusunda mescidi yeniden ayağa kaldırdıklarını dile getiren Turan, şöyle konuştu:

"Geleneksel metotla ihya ettik, yani dönem malzemesi ve inşa özellikleriyle mescidi tekrar ayağa kaldırdık. İnşallah kasım sonuna kadar tamamlayıp mescidimizin açılışını yapacağız. Bizim için sevindirici şeylerden biri de şu; mezar taşları da dahil olmak üzere, bu şehirdeki somut kültürel mirasımız bizim en büyük değerimiz. Bugün 571 yıl önce yapılmış bir mescidimizi tekrar burada ihya etmekten gerçekten övünç duyuyoruz."

Mescidin bir bağışçının katkılarıyla yapıldığını ifade eden Turan, Yedikule Hisarı'nın artık yerli yabancı turistler ve İstanbullular için de çok önemli kültür-sanat ve turizm destinasyonlarından biri haline geldiğini aktardı.

Fatih Belediyesinin kültürel çalışmalara verdiği öneme değinen Turan, şunları kaydetti:

"Bundan 5 yıl önce Türkiye'de ilk defa bir ilçe belediyesinde Kültürel Mirası Koruma Müdürlüğü kuruldu. Yönetmeliğini de biz hazırlayıp yazdık. Kurulduğu günden bu yana yok olmuş, harabe halinde bulunan ve suyu akmayan 106 çeşmeyi ihya ettik. Onlarca sıbyan mektebi, hazire, medrese ve camiyi ihya ederek, kültürel miras alanında önemli çalışmalar yaptık."

"Sadaka taşını da gömülü vaziyette bulduk"

Yedikule Hisarı Bilim Kurulu Başkanı Yüksek Mimar İhsan Sarı ise Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethettikten sonra 1458'de, dört kuleli Bizans duvarı üzerine İstanbul'a doğru iç tarafına üç kule ve dört duvar ilave ederek Yedikule Hisarı’nı ihya ettiğini söyledi.

Eğer bir hisarın içinde mescit veya cami varsa orasının bir Türk eseri olduğuna işaret eden Sarı, Fatih Mescidi'nin İstanbul’a fetihten hemen sonra yapılan mescitlerden olduğunu dile getirdi.

Mescidin uzun süre hizmet verdiğini ve depremler ve diğer tabiat şartları dolayısıyla 20. yüzyılın başlarında kullanılamaz hale gelerek harabeye döndüğünü anlatan Sarı, ancak Fatih devrinde yapılan minaresinin ayakta kaldığını belirtti.

Mescidi inşa sürecine de değinen Sarı, şu bilgileri verdi:

"Yapılan titiz çalışmaların ardından caminin temellerine ulaştık. Burasının geçmişte askeri malzemelerin depolandığı yer olarak da kullanıldığını biliyoruz. Buradaki kazılarda irili ufaklı onlarca gülle bulduk. Ayrıca bir sadaka taşını da gömülü vaziyette bulduk. Bunların hepsi kayıt altına alındı. Mescit, mevcut temellerinin üzerine ihya edildi. Minare orijinal, yanında bir çeşme ve sarnıcı var, onlar da orijinaldi. Çeşmenin ön duvarı 1930'lu yıllarda çok kötü bir restorasyona tabi tutulduğu için özgün şekilde onu da ihya ettik."

Editör: Islamist Agenda