İslam Dünyası

Filistin asıllı Amerikalı doktor Ahmad, Gazze'deki Nasır Hastanesinde yaşadıklarını anlattı

Gazze'nin güneyindeki Han Yunus kentinde bulunan ve işgalci İsrail kuvvetlerinin baskın düzenlediği Nasır Hastanesinde çalışan Filistin asıllı Amerikalı doktor Thaer Ahmad, hastanede yaşananları "kabus" olarak niteledi.

Ahmad, birkaç hafta çalıştığı ve 15 Şubat'taki işgalci İsrail baskınından kısa süre önce ayrıldığı Nasır Hastanesinde yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.

Dünya Sağlık Örgütünden (DSÖ) bir ekiple ocak başında Gazze'ye gittiğini ve yaşadıklarına "tamamen hazırlıksız" yakalandığını belirten Ahmad, "Nasır Hastanesine girdiğiniz anda orada ne kadar çok insan olduğunu görüyorsunuz. Sadece bombalardan ya da tank mermilerinden etkilenen hastalar değil, Gazze'nin kuzeyinden ve Deyr el-Belah'tan evlerini terk etmek zorunda kalmış insanlar da hastanenin içinde ve çevresinde barınıyor. Çok fazla kargaşa var." dedi.

Ahmad, baskından önce Gazze'de faaliyet gösteren sayılı hastanelerden Nasır'da yeteri kadar yatak olmadığı için hastaların yerde tedavi edildiğini dile getirerek, "Bazen normalde yapmamız gereken işlemler için yeterli malzeme olmuyordu. Şartlar çok zordu." diye konuştu.

Saldırıların bir anda olduğuna işaret eden Ahmad, "Bombanın yaklaşık 50 ila 100 metre ötede patladığını hissediyorsunuz. Hastane sallanıyor ve pencereler patlayacak gibi geliyor. Ardından yaklaşık 10 dakikada, yaralanan ve hayatını kaybeden insanlar akın akın hastaneye getiriliyor." ifadelerini kullandı.

"Tam bir kabus oldu"

Gazze'den ayrıldıktan sonra hastanedeki meslektaşlarıyla iletişimi sürdürdüğünü belirten Ahmad, Dr. Halid es-Serr'in yaşadıklarını da anlattı.

Yaklaşık 2 gün boyunca Serr'den haber alamadığını dile getiren Ahmad, şunları kaydetti:

"Nihayet ona ulaştığımızda, bize son 3 günün tam bir kabus olduğunu söyledi. İsrail ordusu, 200'den fazla hastayı ve 25 sağlık personelini tek bir binaya sokmaya zorlamış. Yatağa bağlı 65 hastayı asansörle bir binadan diğerine götürmek zorunda kalmışlar. Elektrikler kesildiği için solunum makinesine bağlı 2 hasta anında boğularak hayatını kaybetmiş. Hemşirelerden biri hastanede yürüdüğü sırada keskin nişancılar tarafından hedef alınarak yaralanmış."

İsrail'in hastanelere yönelik saldırılarını "dünya için utanç verici" olarak tanımlayan Ahmad, "Gazze'de bir hastanenin daha da işlevsiz hale getirilmesine ve savaş alanına dönüştürülmesine seyirci kaldılar ve izin verdiler." dedi.

Ahmad, hastanelerin korunmamasının ve sağlık personelinin güvende tutulamamasının başta ABD olmak üzere uluslararası toplumun başarısızlığı olduğunu söyledi.

"Hala orada olmak isterdim"

Ahmad, Gazze'deki doktorların ve halkın gösterdiği direncin zihnine kazındığını anlattı.

Gazze'de doktorların olmaması durumunda her şeyin çok daha zorlaşacağına dikkati çeken Ahmad, "Bize, yaşananlara nasıl tepki vereceğimizi, üretken olmaya nasıl devam edeceğimizi ve çocukların öldürüldüğünü, ailelerin parçalandığını ve insanların yaralandığını gördüğümüzde nasıl tepki vermemiz gerektiğini öğrettiler." diye konuştu.

Ahmad, Gazze'deki doktorların ve hemşirelerin hepsinin kayıplarına rağmen hastalarıyla ilgilenmenin yolunu bulduğunu ve bu durumun kendisine ilham verdiğini belirtti.

Ülkesine döndükten sonra hayatta kaldığı için "suçluluk duygusu" yaşadığını vurgulayan Ahmad, şunları kaydetti:

"Kendimi berbat ve suçlu hissediyorum, keşke dönmeseydim. Nasır Hastanesi, saldırılar nedeniyle artık faaliyet göstermiyor olsa bile hala orada olmak isterdim. Bir yerden bu kadar kolay ayrılabildiğinizde ve oradaki insanların aynı seçeneklere sahip olmadığını bildiğinizde, hayatta kalmanın suçluluğunu yaşıyorsunuz."

Ahmad, Gazze'de karşılaştığı sağlık personelinin hikayelerini anlatmaya devam edeceğini söyleyerek, "(Gazze'deki sağlık personeli) Orada kalıp yüzlerce hayat kurtardılar. Bu insanlar sayesinde hala hayatta olan yüzlerce insan var. İnanılmaz ve mucizevi bir iş yaptılar. Onlar kahraman." değerlendirmesinde bulundu.