Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'te saldırılarının başlamasıyla eş zamanlı şekilde UNRWA'ya karşı karalama kampanyasına başlayan işgalci İsrail yönetimi, sadece Gazze'de 12 bin çalışanı bulunan kurumun 14 çalışanının "7 Ekim saldırılarına katıldığı" iddiasıyla, Ajansın kapatılması gerektiğini savundu.
Tel Aviv yönetimi, işgal altındaki Batı Şeria, Kudüs'ün yanı sıra Lübnan ve Ürdün'de Filistinli mültecilere destek olan; sağlık, eğitim, sosyal hizmetler alanlarında çoğu Filistinli 30 bin çalışanı bulunan Ajansın kapatılması ve itibarsızlaştırılması için kampanya yürütmeyi sürdürüyor.
Son olarak, İsrail Meclisi, 28 Ekim'de UNRWA'nın faaliyetlerine son verilmesini öngören yasa tasarısını onayladı.
Batı Şeria'daki kamplarda yaşayanlar, İsrail'in milyonlarca Filistinliye yardım sağlayan UNRWA'yı hedefine almasına tepki gösterdi, bunun kabul edilemez olduğunu ifade etti.
Yasa, BM Genel Kurulu tarafından 1949'da kurulan; Ürdün, Suriye, Lübnan, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde Filistinli mültecilere yardım ve koruma sağlamakla görevlendirilen UNRWA'nın İsrail ve işgal altındaki Filistin topraklarında çalışmasına izin veren 1967 tarihli anlaşmayı iptal ediyor ve UNRWA ile İsrailli yetkililerin herhangi bir temasta bulunmasını yasaklıyor.
Batı Şeria'daki mülteci kamplarında yaşayan Filistinliler, İsrail'in UNRWA kararını "geri dönüş haklarının ortadan kaldırılmasına yönelik bir adım" ve "1948’de binlerce Filistinlinin zorunlu göçe tabi tutularak vatansız kalmalarına neden olan 'Nekbe'nin önde gelen tanıklarından birine yönelik darbe" olarak değerlendiriyor.
Filistinlilerin vatanlarına geri dönüş hakkını ellerinden alma
Ramallah'taki Amari Kampı sakinlerinden 69 yaşındaki Suheyb Rummane, yaptığı açıklamada, topraklarından zorla göç ettirilen ve evlerine dönene kadar kamplarda geçici kalan Filistinlilerin geri dönüş hakkı ile UNRWA arasındaki ilişkiye değindi.
UNRWA'nın Filistinlilerin geri dönüş hakkının bir sembolü ve tanığı olduğunu ifade eden Rummane, "İsrail'in bu kararı, Filistinli mülteciler meselesini ortadan kaldıracak ve geri dönüş haklarını sona erdirecek." dedi.
Rummane, İsrail'in UNRWA aleyhindeki kararının kabul edilemez olduğunu belirterek, bu konuda İsrail'e baskı uygulamak için Filistin, halk, Arap ülkelerinin yanı sıra uluslararası düzeyde resmi bir tutum olması gerektiğini söyledi.
Tel Aviv'in kararının uygulanmasının mülteci kamplarındaki Filistinlilerin eğitimden tedaviye yaşamlarına zarar verdiğini ifade eden Rummane, "Filistin halkı sessiz kalmayacak ve bu kararı kabul etmeyecek. Sesimizi güçlü bir şekilde yükselteceğiz. Dünyanın da sorumluluğunu üstlenmesi gerekiyor." diye konuştu.
"Tehlikeli bir karar"
Kudüs'ün kuzeyindeki Kalandiya Kampı sakinlerinden Mahmud Umaytır, "İsrail'in bu kararını tehlikeli" olarak değerlendirdi.
"Bu karar eğitim ve sağlık dahil olmak üzere Filistin mülteci kamplarındaki yaşam üzerinde her yönüyle olumsuz sonuçlar oluşturacak." diyen Umaytır, UNRWA'nın kendileri için sembol niteliğindeki önemine rağmen hayatlarının sonuna kadar ona bağlı yaşamamaları gerektiğini dile getirdi.
Bunun çözümünün bağımsız bir devletin kurulması olduğunu, böylece yaşamak için uluslararası kurumlara bağlı kalmak durumunda olmayacaklarını ifade eden Umaytır, "İsrail, mülteci sorunu başta olmak üzere Filistin yaşamının her alanına darbe vurma politikasına devam ediyor." dedi.
Kararın siyasi ve gündelik yaşama etkisi
Filistin Kurtuluş Örgütü'ne (FKÖ) bağlı Kalandiya Mülteci Kampı Hizmet Merkezleri Sözcüsü Razı Yakub ise İsrail'in UNRWA kararının siyasi tehlikelerinin yanı sıra sunulan imkanların kesilmesi halinde mültecilerin gündelik yaşamlarının akışına zarar vereceği konusunda uyardı.
Kendisinin de mülteci olduğunu kaydeden Yakub, UNRWA'nın eğitim, sağlığın yanı sıra atık yönetimi de dahil hizmetlerin aksayacağını, bunun da insani ve çevresel felakete yol açacağını söyledi.
"İsrail hükümeti, Filistinli mülteci meselesinin tasfiyesi için sistematik bir plan dahilinde çalıştı." diyen Yakub, bu meselenin mültecilik konusunun sembolü olan Ajans'tan daha büyük olduğunu ifade etti.
Yakub, siyasi açıdan ise "Bu karar, Filistin'in varlığına yönelik tehdit; UNRWA'nın BM gözüyle tanık olduğu mülteci sorununu sonlandırmak." olduğunu kaydetti.
"İlk kez BM kararıyla kurulan bir ajansının çalışmaları yasaklandı." diyen Yakub, İsrail'in dünyanın karşısına dikilip, meydan okuyabildiğini ve UNRWA'nın faaliyetlerini yasaklayabildiğini düşündüğüne dikkati çekti.
Yakub ayrıca UNRWA'nın faaliyetlerinin durdurulmasıyla mülteciler dosyasının Filistin hükümetine sevk olunacağını; büyük bir mali kriz yaşayan hükümetin omuzundaki yükün artacağını dile getirdi.
Mülteciler dosyasıyla ilgilenen bazı kuruluşların İsrail'in kararıyla yüzleşmek için bir çalışma planı belirlemeye başladığını belirten Yakub, konuya ilişkin detaylı bilgi vermedi.
İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'nde 144 binden fazla can kaybı ve yaralanmaya yol açan yıkıcı saldırıları nedeniyle Filistinlilerin sağlık, eğitim, gıda, barınma gibi ihtiyaçları daha önceki yıllara oranla katlanarak arttı.
UNRWA verilerine göre, 5,9 milyon Filistinli BM Ajansı'nın sunduğu imkanlardan yararlanabilir durumda.
UNRWA'dan İsrail'in kararına ilişkin yanıt
UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini, Associated Press'e (AP) verdiği mülakatta İsrail Meclisinin UNRWA'nın işgal altındaki Filistin topraklarında faaliyet göstermesini engellemeyi amaçlayan yasa tasarısını kabul etmesine ilişkin konuştu.
Lazzarini, yaptığı açıklamada İsrail Meclisinin, Ajans'ın faaliyetlerinin durdurulmasını kapsayan yasa tasarısını onaylamasının Filistin halkını hayat kurtarıcı bir hizmetten mahrum bırakacağını söylemişti.
Söz konusu kararın uygulanmasının işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze'de istikrarsızlığı artıracağının altını çizen Lazzarini, "UNRWA'nın faaliyetlerini 3 ay içinde durdurması Gazze'de daha fazla insanın ölmesi anlamına gelir." değerlendirmesinde bulundu.
UNRWA'nın faaliyetlerini devam ettirebilmesi için "yaratıcı alternatifler" aradıklarını aktaran Lazzarini, kararın geri çekilmesi ya da 3 aylık sürenin uzatılması için İsrail'e çağrıda bulunulduğunu söylemişti.
Lazzarini ayrıca, yasa tasarısının kabul edilmesinin ardından İsrailli yetkililerin Ajans'la resmi olarak iletişime geçmediğine dikkati çekmişti.