Dünya

Fransa'da Filistin'de adalet çağrısıyla grev başlatanlar, Senatoda ağırlandı

Fransa'nın güneyindeki Marsilya kentinde Filistin'de adalet için açlık çağrısıyla 31 Mart'ta açlık grevine başlayan eylemciler, Paris'teki Senatoda ağırlandı.

Marsilya'da 31 Mart'ta "Filistin'de adalet için açlık" açlık grevine başlayan eylemciler, Paris'te Senatoda Fransız siyasetçilerle bir araya geldi.

Görüşmeye, Fransız senatörler Raymonde Poncet-Monge, Pierre Barros, Thomas Dossus ve Akli Mellouli, Filistin asıllı Fransız avukat Salah Hamouri, Benjamin-Ange isimli Yahudi Fransız vatandaşı, Gazze'de gönüllü çalışan Fransız hemşire İmane Maarifi'nin yanı sıra açlık grevine devam edenlerden Fransız doktor Pascal Andre, emekli Fransız vatandaşı Amina Mansouri, Filistin Topluluğu Başkanı Leila Sihabi ve çok sayıda eylemci katıldı.

Eylemciler, İsrail'in Gazze'deki soykırımına ve uluslararası hukuka yönelik ihlallerine tepki gösterdi ve Tel Aviv hükümetinin bölgedeki saldırılarının durdurulmasını istedi.

Fransa'da basının ve kültür dünyasının Gazze'de yaşananlar karşısında sessiz kaldığını savunan eylemciler, uluslararası hukukun Gazzeliler için uygulanması çağrısında bulundu.

Görüşmede Gazzeli öğretmen Ziad Medoukh'un bölgede yaşananları anlattığı ses kaydı dinletildi.

Medoukh, 18 Mart'tan itibaren saldırılarına yeniden başlayan İsrail’in, sivillere, sivil altyapılara ve halkın kaldığı çadırlara saldırmaya devam ettiğini ve Gazzelilerin zorla yerlerinden edildiğini anlattı.

Bölgedeki insani durumun çok zor olduğunun altını çizen Medoukh, ilaç, gıda ve temiz su kıtlığı yaşandığını ve 2 Mart'tan bu yana Gazze'ye hiçbir şeyin girmediğini söyledi.

Senatör Poncet-Monge, Senatoda yaptığı konuşmada, "Her gün 'Bu katliamları, bu soykırımı durdurmak adına ne yapabiliriz?' diye soruyoruz kendi kendimize." dedi.

Herkesin Gazze'deki soykırımı ve işgal altındaki Batı Şeria'daki etnik temizliği durdurmak adına sorumluluğu bulunduğuna işaret eden Poncet-Monge, Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) üye devletlerin, bu soykırımı önlemek için her türlü eylemi yapması gerektiğini, yoksa bu soykırıma suç ortağı olacağını kaydetti.

Senatör Barros, Gazze'ye giden doktorların, daha önce bölgedeki gibi bir durumla karşılaşmadığını söylediğini aktararak, bölgedeki insani durumun feci olduğunu ifade etti.

Senatör Dossus da Gazze Şeridi'ni kast ederek, "Dünyada hiçbir bölge bu denli acil bir insani durum içinde değil." diye konuştu ve adalet ihtiyacı giderilmeden bölgedeki durumun içinden çıkılamayacağına dikkati çekti.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Gazze'ye yakın Mısır'ın El-Ariş kentine bu ay gerçekleştirdiği ziyaret için çok geciktiğini ifade eden Dossus, "Siyasi çözüm olmadan, uluslararası hukuk yeniden geçerli kılınmadan bu çatışmadan çıkmanın bir yolu olmayacak." diye konuştu.

"Filistinliler var olduklarını sürekli kanıtlamak zorunda bırakılıyor"

Senatör Mellouli, 1945'ten bu yana ilk kez uluslararası hukukun kurallarına uyulmadığını belirterek, "İnsani koridor yok. İlk defa, iki adım ötede gerekli her şeyin olmasına rağmen insanlar bir bölgede ölecek." ifadesini kullandı.

Mellouli, insanların bölgede yaşananlar karşısında korktuğu veya güçsüz olduğu değerlendirmesinde bulunarak, "Filistinliler var olduklarını sürekli kanıtlamak zorunda bırakılıyor. Her zaman Filistinlilerin var olduklarını ve mağdur olduklarını ispatlamak zorundayız. Onlar ise bugün bir soykırımın mağdurları.” şeklinde konuştu.

Tarihte ilk kez doktorların kendi sosyal hakları dışındaki bir konuyla ilgili açlık grevi başlattığını belirten Mellouli, "İnsanlığı kurtarmak için açlık grevi yapıyorlar çünkü (Gazze'de) gördükleri dehşetin de ötesinde." dedi.

Doktor Andre ise Avrupa'nın farklı yerlerinde adalete susayan insanların açlık grevi başlattığını anlatarak, Fransa'da sağlık sektörünün Rusya-Ukrayna Savaşı'nın aksine Gazze konusunda sessiz kaldığına dikkati çekti.

Andre, 23 gündür devam ettiği açlık grevi kapsamında 14 kilo verdiğini kaydederek, hakkında yakalama kararı bulunan kişilerin Avrupa ve Fransa hava sahasını kullanmasına izin verilmemesini istediklerini belirtti.

Mansouri, Gazze konusundaki tutumu nedeniyle Fransa'dan utandığını vurgulayarak, Fransız basınında İsrailli askerlerin konuşturulmasına tepki gösterdi.

Greve katılan Sihabi, "Filistin halkının var olmaya, yaşamaya, kendi kaderini tayin etmeye, kendi topraklarına geri dönmeye hakkı var.” diye konuştu.

Gazze için dayanışma orucu tutan hemşire Maarifi de Gazze'de 18 ayda, 1200 ailenin tamamen yok olduğunu dile getirerek, bölgede tedavi ettiği Filistinlilerin yüzlerinin gözlerinin önünden gitmediğini anlattı.

Maarifi, "Filistin halkının bir gün özgür olacağını ve kendi kaderini tayin edeceğini ümit etmeye devam ediyorum." ifadesini kullandı.

"Tarihimizin, sömürgeci, ırkçı ve katil bir projenin mazereti olarak kullanılmasına izin vermeyi reddediyoruz"

Siyonizm karşıtı Yahudi vatandaş Benjamin-Ange, "(Gazze'de) Çocuklar açlıktan ölüyor, hastaneler yerle bir ediliyor, gazeteciler öldürülüyor, insani yardım konvoyları hedef alınıyor ve her gün uluslararası hukuk ayaklar altına alınıyor." şeklinde konuştu.

Benjamin-Ange, geçmişteki herhangi bir olayın insanlığa karşı bir suçu haklı çıkaramayacağını belirterek, İsrail'i eleştirmenin Yahudi karşıtlığıyla bir tutulmaması gerektiğini savundu.

Siyonizm karşıtı Yahudilerin İsrail'in sömürge politikası için kendilerini kullanmasına karşı çıktığını söyleyen Benjamin-Ange, "Tarihimizin, sömürgeci, ırkçı ve katil bir projenin mazereti olarak kullanılmasına izin vermeyi reddediyoruz." dedi.

Avukat Hamouri, açlık grevi başlatan grevcilere teşekkür ederek, "Bu yalnızca insani bir jest değil, ayrıca bedelini bedenlerinizin ödediği çok önemli siyasi bir jest." ifadelerini kullandı.

Hamouri, Fransa'nın, İsrail'e hukukun üstünde bir devlet olarak muamele ettiğini savunarak, "Devam eden bu soykırımın tek amacının Filistinlilerin, Filistin meselesinin sonunu getirmek, Filistinlilerin ekseriyetini yok etmek olduğunu düşünüyorum." şeklinde konuştu.