Dr. Abdulaziz Kıranşal: "Gelin bu Mevlid-i Nebi haftasında bir Sünnet muhasebesi yapalım. Eğer Müslümanlar olarak sakal bırakırken, suyu üç yudumda içerken, tabağın dibini sıyırırken sünneti hatırlıyor da siyasette, kanunlarda, hukukta, aile hayatında, ekonomide, eğitimde Hz. Peygamberin sünnetini aklımıza bile getirmiyorsak biz Hz. Peygamberi (sas) tam olarak anlayamamışız demektir. Eğer Peygamberimizi (s.a.s) başkalarına anlatırken fakirlik edebiyatıyla, açlıktan karnına bağladığı taşla, üzerinde uyuduğu hasırın yüzüne çıkardığı izle anlatıyor ama kendi hayatımızdaki serpme kahvaltılarda, kadife kumaştan cübbelerde, lüks villalarda, beş yıldızlı otellerde, ihale salonlarında, son model araçlarda hep başkalarına anlattığımız bu Peygamberi ve sünnetini hiç aklımıza getirmiyorsak biz Hz. Peygamberi (s.a.s) tam olarak anlayamamışız demektir.
Eğer Hz. Peygamberin (s.a.s) yemekte hangi elini kullandığına, suyu nasıl içtiğine, yatarken hangi tarafa yattığına dair emirlerine harfiyen uyuyor ama nasıl cihad ettiğine, cahili sistemleri nasıl yıktığına, putları nasıl kırdığına, şirk düzenlerini nasıl yerle bir ettiğine, Allah’ın hükümlerini nasıl hayata hâkim kıldığına dair tek bir sünnetini bile uygulamıyorsak biz Hz. Peygamberi (s.a.s) tam olarak anlayamamışız demektir. Eğer Hz. Peygamberin (s.a.s) boyunu, kilosunu, şemailini ve saçını nasıl taradığını merak ediyor, ama faizi nasıl ayakları altına aldığını, sömürüyü nasıl durdurduğunu, ırkçılığı nasıl yasakladığını, israfı ve yolsuzluğu nasıl önlediğini hiç merak etmiyorsak biz Hz. Peygamberi (s.a.s) tam olarak anlayamamışız demektir.
Eğer Hz. Peygamberi (s.a.s) ve sünnetini kız isteme törenlerinde, düğünlerde ve nikâhlarda hatırlayıp, ismini anıp, salavat getiriyor, ama düğünden sonra o yeni kurduğumuz yuvanın yönetiminde, eşimize karşı davranışlarımızda, akraba ilişkilerimizde, izlediğimiz dizilerde, mutfağımıza giren gıdaların ve evimize giren kazancın helalliğinde o düğünde hatırladığımız Peygamberin ne dediğine bakmıyorsak biz Hz. Peygamberi (s.a.s) tam olarak anlayamamışız demektir. Eğer Hz. Peygamberi (s.a.s) ve sünnetini çocuklarımızın sünnet törenlerinde hatırlayıp, adına ilahiler okuyor ama sünnet töreninden sonra çocuğumuzun eğitimine, ahlakına, kılık kıyafetine, gelecek planlamasına, hayat tarzına, nasıl yetiştirileceğine az önce sünnet düğününde hatırladığımız Peygamberi hiç karıştırmıyorsak biz Hz. Peygamberi (s.a.s) tam olarak anlayamamışız demektir.
Eğer Hz. Peygamberi (s.a.s) ve sünnetini sakal bırakırken hatırlayıp ama o bir karış sakalımızla yalan söylerken, iftira ederken, gıybet ederken, harama bakarken, kalp kırarken, merhametsizlik yaparken sakalda örnek aldığımız Peygamberin tüm bu ahlaksızlıklara ne diyeceğini hiç hatırlamıyorsak biz Hz. Peygamberi (s.a.s) tam olarak anlayamamışız demektir. Eğer Hz. Peygamberin (s.a.s) namazdaki sünnetlerini asla ihmal etmiyor ama o namazdan sonra kul hakkı yerken, haksızlık ve adaletsizlik yaparken, rüşvet alırken, torpil yaparken, iltimas geçerken, kulis yaparken, ayak kaydırırken namazda sünnetine uyduğumuz Peygamberi hiç hatırlamıyorsak biz Hz. Peygamberi (s.a.s) tam olarak anlayamamışız demektir.
Eğer Peygamberin (s.a.s) emirlerinden ve sünnetinden canımızın istediği ve hoşumuza giden emirleri alıp, işimize gelmeyen emirleri ve sünnetleri terk ediyorsak biz dinimizi de tam olarak anlayamamışız demektir.
Biz elhamdülillah Müslümanız. Peygamberimizin (s.a.s) sakalını, saçını, yemeği nasıl yedeğini, nasıl yürüdüğünü ve hatta hangi tarafa uyuduğunu bile örnek alırız. Ancak tüm bunlarla birlikte Peygamberimizin devleti nasıl yönettiğini, siyaseti nasıl yaptığını, ekonomiye nasıl baktığını, bürokraside hangi ilkeleri tavsiye ettiğini, hukukta ve yasalarda hangi direktifleri verdiğini, ailede ve ahlakta hangi talimatları verdiğini de hayatımıza harfiyen uygulamak ve tüm bunları da örnek almak zorundayız. Eğer işin bu kısmını ihmal edersek fert, aile, toplum ve düzen olarak çöküntüden, çürümeden, zulümden, haksızlıktan, kriz ve buhranlardan, din istismarından, cehaletten ve sefaletten asla kurtulamayız."
Milli Gazete
Editör: TE Bilisim