İHH Afet Yönetimi Başkanlığınca olası afetlere hazırlıklı olmak ve arama kurtarma ekibinin operasyon kabiliyetini sıcak tutmak amacıyla 6 bölge ve 35 istasyonda yapılan tatbikat, Tuzla'daki İHH Emre Yerli Afet Yönetimi ve Lojistik Merkezi'nden koordine edildi. Tatbikata 53 ilden 1100 arama kurtarma gönüllüsü katıldı.
Tatbikatta, Marmara Denizi'nin açıklarında, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde 6,8 büyüklüğünde meydana gelen ve İstanbul'un tamamını etkileyen deprem senaryosuna göre gönüllüler, 125 bin ağır, 169 bin orta, 206 bin hafif hasarlı konutun bulunduğu temsili bölgelerde doğada, suda, şehirde arama kurtarma çalışması yaptı.
Senaryoya göre açıkta kalan insan sayısı 1 milyon 217 bin, ihtiyaç duyulan çadır sayısı 294 bin olarak belirlendi.
Tatbikat programına katılan İstanbul Valisi Davut Gül, burada yaptığı açıklamada, 17 Ağustos Marmara Depremi'nde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi.
Afetlerin hayatın bir gerçeği olduğunu, dünyanın her tarafında irili ufaklı çeşitli afetler meydana geldiğini dile getiren Gül, "Bizim başta önleyici tedbirler olmak üzere bu afetlere hazırlıklı olmamız lazım." ifadesini kullandı.
Afet öncesi ve sonrasının AFAD tarafından koordine edildiğine değinen Gül, şöyle konuştu:
"AFAD'ımızın gücü sınırlı. Sivil toplum kuruluşlarımızın, vatandaşlarımızın, 7'den 70'e ülkemizde yaşayan herkesin bu anlamda katkısına ihtiyaç var. Sivil toplum kuruluşlarının özellikle akredite olması, hazırlıklı olması afet döneminde hayati müdahaleyi kolaylaştırıyor. Bu ne demek, şu demek; iyi niyetlisiniz, gönüllüsünüz ama ne yapacağını bilmiyorsunuz, nerede duracağını bilmiyorsunuz, nasıl koordine edeceğinizi bilmiyorsunuz.
İHH'nın bu tatbikatına baktığımızda dördüncüsünün yapıldığını görüyoruz. Bu şu anlama geliyor bir kurumsallaşma var. Yine aynı şekilde kendi fiziki şartlarını sağlayabilecek bir donanıma sahipler. Gönüllülük demek sadece bir yere yazılıp afet döneminde 'hadi gelin şuraya gidiyoruz' demek anlamına gelmiyor. Afetlerde gönüllülük disiplin, bilgi, profesyonellik istiyor. Amatör ruhun bir yere karşılığı var.
Dolayısıyla afetlerde gönüllülük akredite olmuş, ne yapacağını bilen, nasıl müdahale edeceğini bilen kişilerin oluşturduğu aslında profesyonel ekipler. Bazen bir enkaza müdahale ederken iyi niyetle yaptığınız bir müdahale kurtarmak istediğiniz kişinin hayatına mal olabiliyor. O açıdan İHH ve benzeri kuruluşların sayılarının artması, tatbikatlarının olması, AFAD'ımızın bunları koordine etmesi çok çok kıymetli."
Afetlere hazırlık kapsamında sağlam binaların yapımı için vatandaşa da iş düştüğünü anlatan Gül, şunları söyledi:
"Bir de afet öncesi var. Bize çökmeyecek bina lazım. Bunun için de işimizi iyi yapmamız gerekiyor, sağlam binalar yapmamız gerekiyor. İstanbul'da Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi sağlam olmayan binalarımız da var. Bunu Çevre ve Şehircilik Bakanımız da açıkladı.
Yaklaşık 500 binin üzerinde binanın kentsel dönüşüme girmesi gerekiyor. Bazen bu rakamın çok fazla olduğu, dönüşümün 50-100 yıl süreceği konuşuluyor ama yaşadığımız bir tecrübe var. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın önderliğinde 6 Şubat'tan bu yılın sonuna kadar 200 bin konut hak sahiplerine teslim edilecek. Eğer 1,5-2 sene içinde 200 bin konut yapabiliyorsak 500-600 bin konutu da 5-6 yıl içinde yapıp riski minimize edebiliriz."
Kentsel dönüşüm çalışmalarına vatandaşın da destek vermesi gerektiğini belirten Gül, "Yeniden yapılması gereken binanın sadece devlet eliyle yapılıp kendilerine teslim edileceğini düşünürlerse bunun olma şansı yok. Çevre Şehircilik Bakanlığımızın destekleri belli.
'Yarısı sizden yarısı bizden', 'kira yardımı' gibi destekler veriliyor. Dolayısıyla mevcut destekleri bilip üzerine ekleyerek ya da farklı modeller geliştirerek vatandaşlarımızın evlerini yenilemesi gerekiyor. Hiç para vermeden, tamamının devlet eliyle yapılması bugünkü şartlarla çok mümkün değil, bunun olma şansı da yok." diye konuştu.
İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Marmara Depremi'nde İHH olarak büyük gayretler gösterdiklerini, önemli görevler üstlendiklerini belirterek, Bosna Hersek, Çeçenistan, Afganistan, Keşmir ve o bölgelerdeki savaş sırasında yıkılan binalarda arama kurtarma çalışmaları yaptıklarını, tecrübelerinin bu anlamda sahadan geldiğini anlattı.
Keşmir depreminde de çalıştıklarını aktaran Yıldırım, "Adana, Van, Elazığ, İzmir depremi derken dünyanın birçok yerinde deprem ve afetlerle mücadele ettik. Burada edinilmiş tecrübelerin de mutlaka hem kendi jenerasyonumuza hem de bizden sonrakilere aktarılması gerektiğine inandık.
En önemlisi de bütün illerde mutlaka arama kurtarma ekiplerinin kurulması gerektiğini gördük. Çünkü herhangi bir depremde o il kendi derdiyle uğraşırken en yakın illerin müdahale etmesi çok önemliydi. 17 Ağustos'u da çok önemli bir imkan olarak gördük." diye konuştu.
Yıldırım, 6 Şubat'ta da çok büyük tecrübe edinildiğini aktararak, "6 Şubat biraz da aslında sanki bir tatbikattı İstanbul depremi için, bütün halkımız nezdinde, bütün birimlerce. Orada hangi görüşten olursa olsun herkesin el birliğini gördük, halkın dayanışmasını gördük. Devlet ve millet dayanışmasını gördük. Şimdide İstanbul depremi inşallah Allah göstermez ama böyle bir şeyle karşılaşırsak ne yapabiliriz anlamak için bir tatbikat gerçekleştiriyoruz." ifadelerini kullandı.