İsrail, Lübnan'ın güneyi için tahliye uyarısı yaptı İsrail, Lübnan'ın güneyi için tahliye uyarısı yaptı

Abbasi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 7 Ekim 2023'ten önce İsrail hapishanelerinin nispeten daha iyi olduğunu, o tarihten sonra Filistinli mahkumlar için durumun tam bir cehenneme dönüştüğünü söyledi.

Bunu bir "gölge savaşı"na benzettiğini dile getiren Abbasi, şu değerlendirmede bulundu:

"Filistin'de Gazze'deki savaşa paralel bir savaş var. İsrail işgali, cezaevlerindeki Filistinli tutukluları hedef aldı. Şu ana kadar 8 tutuklu şehit oldu. 7 Ekim'den bu yana her gün maruz kaldıkları ağır dayaklar sonucu morluklar ve kırıkları olan yüzlerce mahkum var. İsrail hapishanelerinin ABD'nin Guantanamo hapishanesine benzediğine ilişkin yorumlara tamamen katılıyorum. İsrail hapishanelerindeki Filistinlilerin çoğu, istismar, işkence ve uluslararası hukukla güvence altına alınan temel haklardan yoksun bırakılarak çok zor koşullarda yaşıyor."

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın, "İnsansı hayvanlarla savaşıyoruz" cümlesini hatırlatan Abbasi, "Hele bir de bu Filistinli, İsrail hapishanelerinde tam kontrol altındaysa, durumu siz hayal edin. Bugün İsrail hapishanelerinde 10 binden fazla Filistinli tutsaktan bahsediyoruz. Sayıları binlerce olan Gazze'deki tutsaklar hakkındaysa hala kimse bir şey bilmiyor." görüşünü aktardı.

"Tutuklandığım süreçte annem vefat etti"

Abbasi, 2 Nisan 2023'te tutuklandığından ve 29 Kasım 2023'te de serbest bırakıldığından bahsederek, İsrail hapishanelerinde tutuklu kaldığı yaklaşık 8 aylık döneme ilişkin şunları kaydetti:

"İlk olarak Kudüs'teki Moskobiyye hapishanesinde üç ay sorgulandım. Üç ay boyunca ailemden tek bir haber alamadım, üstelik bu süreçte annem vefat etti. Sonra Güney Filistin'deki Nafha hapishanesine transfer oldum, burada ömür boyu hapis cezasına çarptırılan tutsaklarla tanıştım. Gazze’ye yönelik savaşın başında vahşi şekilde Nakab hapishanesine transferler oldu. Nakab'ta tüm kıyafetlerimizin çıkarılmasına kadar her türlü kötü muameleye maruz kaldık. Güneşi görmemizi yasakladılar, günde üç kez dövülüyorduk. Günde bir öğün yemek yiyorduk ve yaklaşık 12 tutsak tek bir odada kalıyorduk. Namaz kılmamız engellendi, Kuran-ı Kerim'i yırtıp tuvalete koydular, duvarlara uygunsuz sloganlar yazdılar. Filistinli tutuklulara karşı cinsel tacizler de var. Durum hala bu şekilde, ben serbest bırakıldım ama arkamda on binden fazla tutuklu bıraktım."

İşgalci İsrail'in insanlık dışı uygulamalarının çoğunun Nakab hapishanesinde olduğunu ve buranın işgali altındaki en zor hapishaneler arasında yer aldığını belirten Abbasi, "Azimlerini kırmak istiyorlar, serbest bırakıldıklarında işgale karşı herhangi bir direniş eyleminde bulunamasınlar diye." ifadesini kullandı.

"İşkence yapmak ve Filistinlilere eziyet etmek için bahaneye ihtiyaçları yok"

Abbasi, işgalci İsrail'in işkencelerinin Filistinli mahkumlara psikolojik etkilerine ilişkin şunları anlattı:

"Bu işkenceler bizi etkilemiyor, biz hapishanelerde daha fazla yüceliyoruz. İsrail hapishanelerinde savaş suçlarına varan zorluklara rağmen tutukluların moralinin yüksek olduğu görüyoruz. Zorluklara ve umutsuzluklara rağmen Allah'ın kullarıyla olduğuna, bu kapalı kapının açılacağına ve tüm tutukluların ailelerine, ülkelerine, sevdiklerine geri döneceklerine inanıyorum."

İsrail işgal güçlerinin, Filistinlilere işkence yapmak ve eziyet etmek için sebebe veya bahaneye ihtiyaç duymadıklarına vurgu yapan Abbasi, sorunun 7 Ekim'de değil, 75 yıl önce 1948'de işgalle başladığını dile getirdi.

Uluslararası hukuk ya da insan haklarını uygulamada çifte standart olduğunu aktaran Abbasi, sözlerini "Filistin'de yaşayan biri olarak uluslararası hukuku veya Batı'nın bize karşı tutumunu hesaba katmıyoruz, karşılaştırmıyoruz, yaşamımızın bir parçası haline getirmiyoruz çünkü burada çifte standart uygulanıyor." şeklinde tamamladı.