Dünya

İsrail’in öldürdüğü yardım görevlisi sayısı dünya genelinde son 30 yılın ortalamalarını aştı

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki saldırılarında 6 ayda hayatını kaybeden yardım görevlilerinin sayısı, dünya genelinde son 30 yılın ortalamalarını geride bıraktı.

İsrail ordusu, 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda sivillerin yanı sıra yardım görevlilerini hedef almaya devam ediyor. Yardım görevlilerini ve sivilleri kasıtlı olarak hedef almak, uluslararası insancıl hukuka göre savaş suçu sayılıyor.

Uluslararası yardım görevlilerine yönelik saldırıları takip eden Yardım Çalışanları Güvenlik Veri Tabanı (AWSD) tarafından hazırlanan rapora göre, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'ndeki saldırıları 181 gündür devam ederken şu ana kadar en az 203 yardım görevlisi öldürüldü.

Son 30 yıla bakıldığında, 1 yıl içinde çatışmalar sırasında yardım görevlilerine yönelik saldırılarda en fazla ölüm 159 ile 2013 yılında gerçekleşti.

İsrail'in 6 ayda öldürdüğü yardım görevlisi sayısı aynı zamanda, dünya genelinde bir yıl içinde tek bir bölgede kaydedilen toplam ölüm sayısının dört katından fazla.

Suriye’de 2018 yılındaki çatışmalarda bir yıl içinde 56 yardım görevlisi hayatını kaybetmişti.

BM yardım kuruluşu UNRWA'nın 171 çalışanı İsrail tarafından öldürüldü

Gazze Şeridi'nde 7 Ekim'den bu yana öldürülen yardım görevlilerinin büyük çoğunluğunu İsrail'in hedef gösterdiği Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) çalışanları oluşturdu.

İsrail'in saldırıları altındaki 2 milyondan fazla Filistinliye yardım sağlayan UNRWA tarafından 29 Mart'ta yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze'deki saldırıları sırasında 171 UNRWA çalışanının öldürüldüğü duyuruldu.

Uluslararası yardım kuruluşu WCK çalışanlarının öldürülmesi

İsrail son olarak 1 Nisan'da Gazze'deki Deyr el-Belah bölgesine düzenlediği saldırıda, uluslararası yardım kuruluşu Dünya Merkezi Mutfağı (World Central Kitchen-WCK) çalışanlarını öldürdü.

Merkezi ABD'nin başkenti Washington'da bulunan WCK, Avustralya, Polonya, Birleşik Krallık, ABD-Kanada ve Filistin uyruklu 7 çalışanının araçlarının kasıtlı hedef alındığını açıkladı.

İsrail ordusundan da "Ordu, bu trajik olayın koşullarını anlamak için en üst düzeyde kapsamlı inceleme yürütüyor." açıklaması yapıldı.

Tel Aviv yönetimine bağlı ordu güçlerinin saldırısında 7 çalışanı öldürülen WCK'nın kurucusu İspanyol Şef Jose Andres, WCK konvoyunun kasıtlı şekilde vurulduğunu belirterek, "İsrail, sivilleri ve yardım çalışanlarını öldürmeye son vermelidir." dedi.

Andres, İsrail'in Yediot Ahronot gazetesinde yayımlanan makalesinde, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun "Savaşlarda bu tür olaylar olur" şeklindeki ifadelerine tepki göstererek, şunları kaydetti:

"Başbakan Netanyahu, 'savaşta böyle şeyler olur' dedi ancak konvoyumuza yapılan hava saldırıları sadece savaşın sisinde yaşanan talihsiz bir hata değildi. Bu, hareketleri İsrail ordusu tarafından bilinen ve açıkça işaretlenmiş araçlara doğrudan bir saldırıydı."

Saldırı, başta BM olmak üzere uluslararası toplumun tepkisine neden oldu ancak İsrail'in saldırılarının durdurulması için bir adım atılamadı.

İsrail UAD'nin kararlarını uygulamazken cezasız kalmaya devam ediyor

Uluslararası Adalet Divanının (UAD), Güney Afrika'nın açtığı soykırım davasında İsrail'e karşı geçici tedbir kararı vermesinin üzerinden yaklaşık 2,5 ay geçerken İsrail, insani yardımlara izin verilmesinden öldürme eylemlerine kadar Divan kararlarına meydan okumaya devam ediyor.

UAD, Güney Afrika'nın açtığı soykırım davasında 26 Ocak'ta, İsrail'in Gazze sakinlerine yönelik öldürme, saldırı ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınması ve soykırımı önlemek için tüm tedbirleri almasına hükmetti.

İsrail'in 1948 tarihli BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlaliyle ilgili olarak, UAD, Tel Aviv yönetiminin Gazze'de Filistinlilerin içinde bulundukları olumsuz yaşam koşullarına karşı acilen ihtiyaç duyulan temel hizmetlerin ve insani yardımların sağlanmasını istedi.

Tel Aviv yönetimi kararları uygulamak yerine insani yardımları engellemeyi, yardım görevlilerini hedef almayı ve öldürmeyi sürdürdü.

İsrail'in savaş suçu anlamına gelen bu eylemleri ise özellikle ABD yönetiminin engellemeleri nedeniyle cezasız kalmaya devam ediyor.