Sivil toplum kuruluşu İsrail Konut Yıkımları Karşıtı Kurul Direktörü ve antropolog Jeff Halper ile Londra Queen Mary Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neve Gordon, AA muhabirine, İsrail'in işgal politikasını değerlendirdi.

Halper, 7 Ekim 2023'te başlayan İsrail saldırılarının kalıcı işgalin adımları olduğunu belirterek, sivillerin güvenli bölge adı altında farklı yerlere yönlendirilmesinin de "Filistinsiz ve Filistinlilerin olmadığı" bir coğrafya inşa etme planının hazırlıkları olduğunu söyledi.

İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz'ın 22 Ocak'taki Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda Gazze halkını yerleştirmek için Akdeniz'de yapay ada kurulması önerisinde bulunmasını, Filistin topraklarını Filistinlilerden arındırma projesinin bir parçası olduğunu kaydeden Halper, şöyle devam etti:

"İsrail'deki apartheid rejiminin amacı bir halk olan Filistinlileri ve ülke olarak da Filistin'i yok etmektir. Filistinlileri küçük adalara hapsetmeyi planlıyorlar. Bu adalar belki sonrasında devlet olarak adlandırılacak ancak gerçek bir egemenliği veya ekonomik olarak ayakta kalabilecek gücü olmayacak. İsrail'in planına göre Filistinliler bu küçük adada kalacak ve bu sayede İsrail işgal rejimini hiçbir şekilde tehdit edemeyecek."

"İsrail, Filistinlilerin 'Bantustan devletine' hapsedildiği bir apartheid rejimi kurmaya çalışıyor"

İşgalci İsrail'in bölgedeki planlarının 1948-1994 arasında Güney Afrika'daki apartheid rejiminin uygulamalarıyla benzerlik gösterdiğine dikkati çeken Halper, Filistin topraklarının, Güney Afrika'da apartheid döneminde ırk ayrımına maruz kalan halkın oluşturduğu "Bantustan" bölgeleri gibi parçalandığını ifade etti.

Halper, "Gazze artık bir toplama kampıdır ancak İsrail, Filistin üzerindeki sömürgeci kontrolünü ada planı ile normalleştirmeye çalıştığı gibi Gazze toplama kampını, Filistin Bantustan devletinin bir parçasına dönüştürmek istiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Filistinlilerin, kuzey ve güney Gazze'nin yanı sıra Batı Şeria ve Refah'takiler olarak bölünmesinin İsrail'in, işgalini meşrulaştırmasının bir adımı olduğunu dile getiren Halper, şu ifadeleri kullandı:

"Siyonizmin amacı Filistinli nüfusun yerine Yahudi nüfusu yerleştirmek, bir Arap ülkesini Yahudi ülkesine dönüştürmek. Filistin nüfusunun neredeyse yarısı hala bu topraklarda yaşıyor. İsrail tüm Filistinlileri buradan sürmeyi başaramadığı için farklı yollar arıyor. İsrail, Filistin toprakları üzerinde tüm ülkeyi kontrol ettiği, Filistinlilerin ise Batı Şeria ve Gazze'deki 4-5 yerleşim bölgesinde 'Bantustan devletine' hapsedildiği bir apartheid rejimi inşa etmeye çalışıyor."

Halper, İsrail'in bir Yahudi devleti inşa etmek için Filistin topraklarını işgal etmesinin, Yahudilerin bir bölümünü de rahatsız ettiğine işaret ederek, şu görüşleri paylaştı:

Çin'den, Netanyahu ve Gallant hakkındaki yakalama kararının ardından UCM'ye destek açıklaması Çin'den, Netanyahu ve Gallant hakkındaki yakalama kararının ardından UCM'ye destek açıklaması

"İsrailli Yahudiler, Yahudi halkının sadece yarısını temsil ediyor. Dünyadaki Yahudilerin çoğu olmasa da büyük bir kısmı İsrail'in yaptıklarına karşı çıkıyor, orada yaşamaya niyetleri yok ve İsrail'in kendilerini temsi etmediğini düşünüyor. Hatta birçoğu İsrailli Yahudilerin Holokost'tan yaklaşık 80 yıl sonra soykırım yapıyor olmasından dehşete kapılıyor. Siyonizm dekolonize edildiğinde ve İsrail ile işgal altındaki topraklar herkes için eşit haklara sahip tek bir demokratik devlete dönüştürüldüğünde, İsrailli Yahudiler normal bir devletin normal vatandaşları haline gelecek ve soykırım yapma ya da apartheid uygulama kabiliyetleri sona erecek."

"Ada fikri tamamen uydurma"

Londra Queen Mary Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neve Gordon da İsrail Dışişleri Bakanı Katz tarafından gündeme getirilen Akdeniz kıyılarında Filistinlilerin yaşaması için inşa edilecek bir ada planının, Filistinli nüfusun ortadan kaldırılıp bir İsrail devleti inşa etme fikrine dayandığını kaydetti.

Gordon, İsrailli Bakan'ın planını, çözüme katkı sunmaktan çok sorunları görmezden gelmeye yönelik bir yol haritası olarak gördüğünü vurgulayarak, şunları dile getirdi:

"Filistinliler için bir ada yaratma fikri tamamen uydurma ve ciddi bir değerlendirme ya da tartışmaya dahi değmez. Bunu öneren Katz, Filistinlilerin içinde bulunduğu kötü durumunu görmezden gelip temel bir insan hakkı olan kendi kaderini tayin hakkını sağlayacak çözümleri bilerek saptırmaya çalışıyor. Bizi çarpıtılmış hayal gücünün bir ürünü olan paralel bir evrenle tanıştırıyor."

Filistinlileri bir adaya yerleştirme fikrinin "rahatsız edici bir etnik arındırma" projesi olduğunun altını çizen Gordon, sözlerini şöyle tamamladı:

"Filistinliler için yapay bir ada oluşturulması planı, Bakan'ın hayal dünyasının bir parçası ve Filistinlilerin etnik olarak arındırılması arzusuna dayanan son derece rahatsız edici bir fikir. Bakan istese de istemese de ufukta iki olası çözüm var. Biri Filistin'in İsrailli Yahudiler ve Filistinliler arasında bölünmesi ya da Yahudiler ve Filistinlilerin eşit vatandaşlık haklarını paylaştığı nehirden denize demokratik bir devletin kurulması. Başka da kalıcı ve yapıcı bir çözüm bulunmuyor."

İşgalci İsrail'in Filistinlileri yerleştirmeyi planladığı yapay ada fikri

İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, 22 Ocak'ta AB dışişleri bakanlarının Belçika'nın başkenti Brüksel'de gerçekleştirilen toplantısına davet edilmişti.

Gazze'deki gelişmelerin de ele alındığı toplantıda Katz, sorunları konuşmak yerine, Akdeniz açıklarında Filistinlilerin yerleştirilmesi için bir yapay bir ada oluşturulması planını ele alan bir video göstermişti.

Toplantının ardından AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Katz'ın Akdeniz'de yapay ada önerisinde bulunmasına tepki göstererek, bunun yerine bölgeye güvenlik ve istikrar getirecek "iki devletli çözüme" odaklanılması gerektiğini, Orta Doğu'da "iki devletli çözüm" için müzakerelerin İsrail istese de istemede de süreceğini söylemişti.