Dünya

İzzetbegoviç'in danışmanı Boyle, mahkemelerin Gazze tutumuyla ilgili konuştu

Dünya Mahkemesi'nde Soykırım Sözleşmesi kapsamında dava kazanan ilk avukat olan Boyle, Filistinlilere yaşatılan tüm ölümün sorumlusunun UCM olduğunu söyledi.

Aliya İzzetbegoviç’in Uluslararası Hukuk danışmanı Francis Boyle, uluslararası mahkemelerin Gazze'ye karşı tutumunu AA Stratejik Analiz için değerlendirdi.

Soru: Netanyahu ve 12 ABD’li Senatör’ün Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne tehdidini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Boyle: Anlamanız gerekir ki hem Eski ABD Başkanı Donald Trump yönetiminde hem de şimdiki Joe Biden yönetiminde Birleşik Devletler Kongresi ve Birleşik Devletler hükümetinin yürütme organı siyonistler tarafından kontrol ediliyor. Siyonistler, para, etki, güç ve medya kontrolü, bunun yapılmasını talep ediyorlar.

Soru: Mahkemenin daha önce de tehdit edildiği ve boyun eğdiği durumlar oldu mu?

Boyle: Evet, 2010 yılında bir şikayette bulunduğumda Trump yönetimi UCM'yi tehdit etti. Eski ABD Başkanı George Bush, Eski ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Eski ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Eski CIA Başkanı George Tenet ve diğer pek çok üst düzey ABD yetkilisi hakkında olağanüstü gözaltı politikaları nedeniyle, Müslümanlara, Araplara ve beyaz olmayan Asyalılara karşı insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında UCM'ye şikayette bulundum. Ve son olarak, eski UCM Başsavcısı Fatou Bensouda, ABD hükümetinin bu olağanüstü yargılama politikası hakkında soruşturma açmak için UCM’den izin aldı.

Sonrasında Trump yönetimi UCM savcısına ve onunla bağlantılı herkese karşı yaptırım uygulayacağını ve İsrail'e karşı harekete geçildiği taktirde yine aynı şekilde davranacaklarını söyledi. Peki ne oldu? İngiltere'den yeni bir UCM savcısı geldi. Karim Khan ve gelir gelmez yaptığı ilk iş Bush ve diğerlerine karşı olağanüstü gözaltılar nedeniyle açılan soruşturmayı düşürmek oldu. Bu hiç de cesaret timsali bir davranış değil.

Soru: Netanyahu’ya karşı herhangi bir yaptırım görmeyi bekliyor musunuz?

Boyle: UCM'nin Filistinlileri düpedüz soykırımdan kurtarmak için bir şeyler yapacağına dair aşırı iyimser olduğumu söyleyemem. 2009'dan beri hiçbir şey yapmadılar. Tam 15 yıl oldu. Tek bir parmaklarını bile kıpırdatmadılar. Umurlarında bile değil.

Soru: O halde Amerika ve İsrail için Netanyahu’nun yargılanmaması neden önemli?

Boyle: Bu hem ahlaki hem de yasal bir meşruiyet meselesi. Bildiğiniz gibi, ABD tüm dünya nezdinde büyük bir ahlak imparatorluğuymuş gibi davranmayı seviyor. Müslüman dünyada yaşayanlar bunun bir şakadan ve sahtekarlıktan ibaret olduğunu biliyor, ancak dünyanın geri kalanının büyük bir kısmı bunu bilmiyor.

Ayrıca ana akım Amerikan medyasındaki Siyonist kontrol ve hakimiyet nedeniyle, Amerikan halkının çoğu da bunu bilmiyor. Yani şimdi, eğer iddianameler, eylemler, bu türden şeyler olsaydı, bu durum değişebilir ve burada bir fark yaratabilirdi. İşte bu nedenle UCM, UAD, Güvenlik Konseyi, Genel Kurul, BRICS, ICAO, Arap Devletleri Ligi gibi farklı eylemlerin hepsi, ana akım haber medyasındaki ve kesinlikle ABD'deki ve gördüğüm kadarıyla Avrupa’daki Siyonist kitlesel propaganda kampanyasını kırmaya çalışmak için çok önemlidir.

Soru: Soykırım Sözleşmesi kapsamında UAD'de dava kazanan ilk avukat olarak UCM veya UAD’deki mahkeme süreçlerine güveniyor musunuz?

Boyle: Şu an itibarıyla UCM'nin, savcının ve personelin ellerinde 40 bin Filistinlinin kanı var. Bunu durdurabilirlerdi, durdurmaya çalışabilirlerdi. Fakat UAD'ye, yani Dünya Mahkemesi'ne başvurmadılar. Aynı şey onlar için de geçerli. Onları mümkün olan en güçlü şekilde kınıyorum. Güney Afrika Cumhuriyeti, UAD'nin Filistinliler için anlamlı ve etkili bir şeyler yapmasını sağlamak için 3 kez girişimde bulundu ve bunu reddettiler.

UAD, Güney Afrika'nın cesur, kahraman tutumuna karşın İsrail’e ateşkes emri vermeyi reddetti. Tek bir emir istiyorlar. Bir karar istiyorlar ve ikinci bir karar istiyorlar. Ve Dünya Mahkemesi, Hamas'a rehineleri serbest bırakmasını emretmesine rağmen ateşkes emri vermeyi reddetti. Pekala, rehineler serbest bırakılmalı. Ama bunun için rehinelerin serbest bırakılmasından önce bir ateşkes gerekiyor. Bu tamamen saçma.

Ve sonra Nikaragua Dünya Mahkemesi'nin, İsrail'in Filistinlilere yönelik soykırımına yardım ve yataklık ettiği için Almanya'ya karşı bir karar vermesini sağlamaya çalıştı. Ve mahkeme Nikaragua'yı tamamen reddetti. Mahkeme'nin Nikaragua'ya yaptıkları utanmazcaydı.

Onların görüşlerini okuduktan sonra Nikaragua'nın yargıcının onların söylediklerini tamamen boşa çıkaran görüşünü okuyabilirsiniz. Ve Nikaragua'yı eli boş geri çevirdiler. Dünya Mahkemesi'nin bu davada Nikaragua ile birlikte Refah'taki katliamı durdurmak için devreye girme ve bir şeyler yapma şansı vardı. Bunun yerine tek yaptıkları, Refah’taki 1,2 milyon Filistinli için timsah gözyaşları dökmek oldu. Hiçbir şey yapmadılar.