Eilam, “Türkiye artık Suriye’de misafir değil, fiili ev sahibi.” diyerek, bu durumun İsrail için stratejik açıdan son derece problemli bir gelişme olduğunu vurguladı.
Eilam, Türkiye’nin yalnızca kuzeyden değil, doğudan da Suriye topraklarını kontrol ettiğini belirterek, bu etkinin düzenli birlikler, askeri danışmanlar ve müttefik gruplarla pekiştirildiğini ifade etti.
İran uzun yıllardır İsrail’in öncelikli güvenlik tehdidi olarak görülüyordu. Ancak Eilam’a göre, artık Türkiye de bu denklemde kilit bir aktör. Türkiye’nin sahip olduğu güçlü istihbarat altyapısı, hava kuvvetleri ve NATO’nun en büyük ikinci ordusu olması, onu İran’dan daha gelişmiş bir rakip haline getiriyor.
“Çatışma artık sadece bir senaryo değil”
Eilam, “İsrail yönetimi artık Türkiye ile doğrudan bir çatışmanın yalnızca teorik bir senaryo olmadığını biliyor” dedi. Türk mühendislerinin hedef alınmasının dahi bölgedeki tansiyonu hızla yükseltebileceğini belirten Eilam, “Çatışma olup olmayacağını değil, ne zaman yaşanacağını konuşuyoruz.” uyarısında bulundu.
Hisar veya S-400 ihtimali endişe yaratıyor
İsrail’in en büyük kaygısı ise Türkiye’nin Suriye topraklarına HİSAR tipi hava savunma sistemleri ya da S-400 gibi stratejik sistemleri kalıcı olarak konuşlandırması. Eilam, böyle bir durumda İsrail Hava Kuvvetleri’nin operasyonel taktiklerini kökten değiştirmek zorunda kalacağını ve her türlü eylemin artık karşılık göreceğini söyledi.
Ayrıca, Suriye’de kalıcı bir Türk F-16 filosu kurulması senaryosunun, hava sahasında doğrudan çatışma riskini artırdığını belirten Eilam, İsrail’in bu durumu “açık bir tehdit” olarak değerlendirdiğini kaydetti.
“İsrail aktif şekilde karşı çalışıyor”
Eilam, İsrail’in halihazırda Türkiye’nin Suriye’deki konuşlanmasına karşı aktif bir şekilde çalıştığını ifade ederek, Tel Aviv’in önümüzdeki süreçte Ankara’ya karşı daha sert hamleler geliştirebileceğinin sinyallerini verdi.