Dünya

Oslolu hukukçuya göre Uluslararası Ceza Mahkemesi, güvenilirliği için İsrailli yetkilileri cezalandırmalı

Norveç Oslo Üniversitesi İnsan Hakları Merkezinden Uluslararası Hukuk ve İnsan Hakları Uzmanı Prof. Dr. Gentian Zyberi, merkezi Hollanda'nın Lahey kentinde bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesinin, Filistinlilere karşı işlenen suçlarda sorumluluğu bulunan İsrailli yetkililerin cezalandırılması konusunda geç kaldığını ve artık harekete geçmesi gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Zyberi, uluslararası mahkemelerde İsrail ve destekçisi ülkeler aleyhindeki davalar ve soruşturmalarla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

İsrail tarafından Gazze'ye insani yardım girişlerinin engellenmesinin ardından Uluslararası Adalet Divanının (UAD) hükmettiği ek tedbirlerin hukuki bağlayıcı olduğuna işaret eden Zyberi, alınan karar doğrultusunda İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) ile işbirliği içinde bölgeye engelsiz insani yardım girişini sağlama, gerekli ve etkili tüm tedbirleri gecikmeksizin alması gerektiğini vurguladı.

Zyberi, "Bu kararı, Mahkeme'nin Gazze'de kıtlığın başlamasından son derece endişe duyduğu ve Gazze'deki, özellikle de kuzey Gazze'deki Filistinli nüfusun İsrail tarafından açlıktan ölüme maruz bırakılmamasını talep ettiği şeklinde yorumluyorum." dedi.

UAD'nin çatışmanın her iki tarafı için de bağlayıcılığı bulunan "acilen ateşkes ilan edilmesi" kararı vermemesinin hukuki nedeninin Hamas'ın davanın bir tarafı olmamasından kaynaklandığını anlatan Zyberi, öte yandan 16 yargıçtan 7'sinin bireysel görüşlerinde bu kararın verilmesi gerektiğini belirttiğine işaret etti.

"Gazze'deki insani durum kötüleşmeye devam ederse, geçici tedbirler yeniden gözden geçirilebilir"

Gentian Zyberi, UAD'de Güney Afrika'nın İsrail'i soykırım yapmakla suçlayarak açtığı davanın gidişatına ilişkin, "Gazze'deki insani durum kötüleşmeye devam ederse ki İsrail'in yeterli insani yardıma izin vermemesi nedeniyle büyük olasılıkla öyle olacaktır, Mahkeme geçici tedbirlerini yeniden gözden geçirebilir. Mahkeme'nin gelecekte çatışmalara insani ara verilmesini mi yoksa ateşkes ilan edilmesini mi emredeceğini zaman gösterecek." değerlendirmesini yaptı.

UAD'de İsrail aleyhine görülmeye devam eden davanın sonuçlanmasının yıllar alacağını belirten Zyberi, şöyle devam etti:

"Davanın geleceği ve nihai sonucu; tarafların, özellikle de İsrail'in tutumuna bağlıdır. BM üyesi ülkelerin ezici çoğunluğu, Gazze'deki Filistinli nüfusun daha fazla can ve uzuv kaybına uğramaması, son altı aydır yavaş yavaş açlığa mahkum edilen bu nüfusa yeterli insani yardımın ulaşması ve kalan İsrailli esirlerin serbest bırakılması için İsrail’in saldırılarını sona erdirmesini talep ediyor."

Prof. Dr. Gentian Zyberi, UAD'nin İsrail'in soykırım yaptığı ya da soykırımı önlemede başarısız olduğuna karar vermesi halinde, bunun İsrail'in uluslararası imajına ciddi zarar vereceğini aktararak "29 Mart 2024 itibarıyla 32 bin 623 kişinin ölümü ve 75 bin 092 kişinin yaralanması ve İsrail ordusunun son altı ay içinde Gazze Şeridi'nde yol açtığı büyük yıkım nedeniyle İsrail’in imajı çoktan zarar gördü." diye konuştu.

"Soykırım niyeti, üst düzey İsrailli yetkililer tarafından kamuoyuna yapılan açıklamalarda da okunabilir"

BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese'in İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını ele alan "Bir Soykırımın Anatomisi" başlıklı raporuna da işaret eden Zyberi, bu raporda İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının Filistinlilere soykırım niyetini ortaya koyduğunun tespit edildiğini ifade etti.

Zyberi, raporun İsrail'in "soykırım suçu" işlediğine işaret eden makul gerekçeler sunduğunu aktararak sözlerini şöyle sürdürdü:

"İsrail'in Gazze'deki Filistinli nüfusa yeterli insani yardımın ulaşmasını sürekli engellemesi ve 9 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne uyguladığı abluka, Soykırım Sözleşmesi'nin 2'nci maddesinin c bendinde yer alan, 'bir grubun fiziksel olarak tamamen veya kısmen yok edilmesine yol açacak yaşam koşullarının kasten uygulanması eşiğini' karşılıyor olarak görülebilir. Soykırım niyeti, İsrailli yetkililerin eylemlerinin yanı sıra, 7 Ekim 2023'te çatışmanın tırmanmasından bu yana üst düzey İsrailli yetkililer tarafından kamuoyuna yapılan açıklamalarda da okunabilir."

Prof. Dr. Zyberi, derhal ateşkes ilan edilmesi çağrısında bulunarak "Uluslararası toplumu daha fazlasını yapmaya çağırıyorum. Neredeyse altı aydır katliam ve yıkım yaşanıyor. Bunun bir an önce durdurulması gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Uluslararası Ceza Mahkemesi

Zyberi, İsrail'e karşı karar almak konusunda yavaş olmakla eleştirilen Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM), Filistin'de işlenen "kitlesel vahşet suçlarına" ilişkin 15 yıl önce havale edilen davayı ele almakta da çok yavaş davrandığı değerlendirmesinde bulundu.

UCM Başsavcısı Karim Han'ın Filistin'deki durumla ilgili 3 Mart 2021'de soruşturmaların başlatıldığını duyurduğunu hatırlatan Zyberi, "Ne üst düzey İsrailli yetkililer ne de üst düzey Hamas mensupları hakkında hala herhangi bir suçlamada bulunulmuştur." dedi.

Gentian Zyberi, UCM'de görülen Ukrayna-Rusya davasında bugüne kadar Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e yönelik tutuklama emri çıkartılması da dahil alınan kararları karşılaştırarak şunları kaydetti:

"UCM'nin, 124 üye ülkesi ve katılmayı düşünen diğer ülkeler nezdinde herhangi bir güvenilirliğe sahip olması için, işgal altındaki Filistin topraklarında Filistinlilere karşı işlenen suçlar nedeniyle üst düzey İsrailli yetkililerin cezasız kalmasına bir an evvel son verilmesi gerekiyor."

"Almanya, Gazze Şeridi'nde Filistinlilere karşı işlenen savaş suçlarına ortak olma potansiyeline sahip"

Zyberi, Nikaragua'nın Almanya aleyhine UAD'de, İsrail'in Gazze'deki saldırılarına destek sağlayarak "soykırım işlemesini kolaylaştırdığı" gerekçesiyle açtığı davanın "şok etkisi yarattığı" dile getirerek şunları söyledi:

"Nikaragua'nın başvurusunda dile getirdiği hususlardan bazıları akla yatkın. (Almanya’nın) İsrail ordusunun savaş suçu işlediğine dair açık risk ve çok sayıda rapora rağmen İsrail'e silah transferinin devam etmesi yoluyla Gazze Şeridi'nde Filistinlilere karşı işlenen savaş suçlarına ortak olma potansiyeli de buna dahil."

Almanya'nın 2013 tarihli Silah Ticareti Anlaşması'na (ATT) taraf olduğuna işaret eden Zyberi, Alman hükümetinin anlaşmanın maddeleri uyarınca, silahların uluslararası suç işlemek için kullanılacağını "biliyorsa" veya transfer edilen silahların uluslararası insancıl hukukun ciddi ihlallerinde kullanılabileceğine dair "ağır basan bir risk" varsa silah ihracatını reddetmekle yükümlü olduğunun altını çizdi.

"İsrail'e silah sağlayan ülkeler üzerinde bu tür silah transferlerini durdurmaları için baskı giderek artıyor"

Prof. Dr. Gentian Zyberi, İsrail'e silah sağlayan diğer ülkelere karşı UAD'de değil, yerel mahkemelerde dava açılmasını beklediğini ifade ederek "İsrail'e silah sağlayan ülkeler üzerinde bu tür silah transferlerini durdurmaları için baskı giderek artıyor." diye konuştu.

BM bağımsız uzmanlarının daha önce, tüm ülkelere, İsrail ordusunca uluslararası insancıl hukuku ihlal etmek için kullanılma riski açık olması nedeniyle Gazze'de kullanılmaması için İsrail'e silah veya mühimmat satışını durdurma çağrısında bulunduğunu hatırlatan Zyberi, Almanya'nın buna rağmen silah sağlamaya devam eden sayılı Avrupa ülkelerinden biri olduğuna işaret etti.

Zyberi, sözlerini şöyle bitirdi:

"Bu tür silah transferleri soykırıma iştirak veya suç ortaklığı olarak değerlendirilmese bile savaş suçlarına veya insanlığa karşı suçlara ortaklık ve dolayısıyla uluslararası insancıl hukuk veya uluslararası insan hakları hukukunun ihlali olarak değerlendirilebilir. Bunlar da aynı derecede ciddi uluslararası hukuk ihlalleridir."