Şeyh Abdullah Muhaysini, savaşın seyrine ve kazanılan zaferlere dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Muhaysini, zaferin yalnızca askeri başarı değil, ilahi bir yardım olduğunu vurguladı.
Muhaysini, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Beşşar Esed'in ordusunda kayıtlı 450 bin savaşçı vardı. Şii milisleri ve güvenlikçileri katınca rejimin destekçileri bir milyonu buluyor.
Bizim 20 bin savaşçımız vardı. Beşar ve yandaşları bir milyon. Kaç katı? Sayı farkı çok büyük.
Olan biteni insan aklı kavrayamaz.
En yakın müttefiklerimiz, Türkiye ve Katar dahi operasyona karşı çıktılar. Hama düşünce ancak temasa geçtiler.
Çünkü Allah Teâlâ bu zaferin sadece kendi tarafından olduğunu göstermek istedi. ‘Zafer ancak Allah katındandır.’”
Muhaysini, savaşın manevi yönüne de dikkat çekerek sözlerine şöyle devam etti:
“Zafer, zulüm doruğa ulaştığında geldi. Halk bitmişti, umut tükenmişti. Bu, Kur’an’da bahsedilen ‘Allah’ın yardımı ne zaman?’ âyetindeki haldir.
Bu günler, Rabbanî günlerdir; sadece geçip gitmemeli. Ayetleri nasıl tefekkür ediyorsak, bu günleri de öyle düşünmeliyiz.
Zaferin bireysel dindarlığımıza nasıl etki ettiğini, Allah ile ilişkimize nasıl yön verdiğini konuşmalıyız. Zafer seni değiştirmeli.
Bu devrim ve bu cihad, ilk olarak onu yapanlara iman, akide ve Allah’a sarsılmaz güven miras bırakmalı.”
Muhaysini’nin bu açıklamaları, savaşın sadece askeri boyutuyla değil, inanç ve teslimiyet boyutuyla da değerlendirilmesi gerektiğine işaret ediyor.