Kulluk, özgürleşmek, kişinin kendini aşması ve başkasına ulaşmasıdır.
İbadet, kulluk demektir. Kulluk, özgürleşmek. Kulluk, kölelik değil, yalnızca Allah'ın (cc) önünde boyun eğmek ve Allah'ın dışında hiç kimsenin önünde boyun eğmemektir.
Kulluk, en yüce makamdır: Hz. Peygamber önce kul, sonra elçi.
Kulluk, en yüce makamdır. Kişinin Rabbiyle irtibat kurma şerefine ulaşmasıdır. Peygamberimiz (s) bile önce kul, sonra elçidir. Âmentümüzün temel-koyucu cümlesinde “abdühû ve rasûlühû” denir o yüzden. Kişi, Allah'a kulluğunu ilan ettiği andan itibaren ancak kula kulluktan, maddenin, dünyanın, hız, haz ve ayartının kulu kölesi olmaktan kurtulur. Kulluk, insanın iradesini yitirmesi değil, aksine, iradesini hiçbir kişiye, nesneye teslim etmemesi, hakiki özgürlüğünü elde edecek kapıların önünde sonuna kadar açıldığını görebilmesidir.
İRADESİNİ “YABANIL” İDEOLOJİLERE İPOTEK VEREN ZAVALLI TÜRK ENTELİJANSİYASI!
Zavallı Türk entelijansiyası, kulluğu, kölelik olarak algılamakla, iradesini ideolojilere ipotek verdiğini ya da nefsinin, arzularının, tutkularının, saplantılarının kölesi haline geldiğini göremeyecek kadar özgürlüğünü yitirdiğinin, epistemik kölelere dönüştüğünün farkında bile değil, ne yazık ki!
İbadet, kişinin kendini hayatın merkezine yerleştirme bencilliğinden kurtulması, Yaratıcısıyla buluşması, başka insanlara ve başka varlıklara da hayatında alan açması, başka insanların ve varlıkların hayatına anlam, değer ve zenginlik katmasına imkân tanımasıdır.
Özetle… Kulluk, kişinin kendini bilmesi, kendini bulması, kendi olması, kendini aşması ve başkasına, başka dünyalara ulaşması aziz yolculuğudur.