Tunuslu siyasi analist Sami Hamdi, ABD'nin İsrail'e Gazze saldırılarında verdiği koşulsuz desteğin başkanlık seçimine etkilerini değerlendirdi.

İsrail, Fransa'nın Lübnan'da olası ateşkesin denetlenmesinde rol almasını istemiyor İsrail, Fransa'nın Lübnan'da olası ateşkesin denetlenmesinde rol almasını istemiyor

Hamdi, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları ve soykırımının iki nedenle devam ettiğini aktararak, şöyle devam etti:

"Birinci sebep (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu'nun savaşı şimdi durdurursa siyasi kariyerinin biteceğine inanması. Tel Aviv'de binlerce gösterici Başbakan'ın haftalardır istifasını talep eden gösteriler düzenliyor. Tel Aviv'de Netanyahu'yu devirmekle veya ona bir sonraki seçimde oy vermemekle tehdit eden bir halk öfkesi görüyoruz. Bu yüzden Netanyahu, 7 Ekim'de yaşananları affettirmek için İsrail halkına bir şey vermesi gerektiğine ve bunun da Gazze'nin ilhakı olduğuna inanıyor. Bu soykırımı uzatan ikinci faktör ise ABD'nin bu soykırımı sürdürmesi için İsraillilere silah sağlamaya devam etmesi. Biden İsrail'in desteklenmesi gerektiğine inanıyor."

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının ardından sadece Arap dünyasında değil Batı dünyasında da benzeri görülmemiş şekilde kamuoyunun değiştiğini kaydeden Hamdi, ABD'de 35 yaş altı kişilerin çoğunun siyonist projeyi desteklemediğine ve Filistin'e sempati duyduğuna ilişkin anketler bulunduğunu dile getirdi.

Biden'a karşı seçmen tepkisinin sadece Müslümanlarla sınırlı kalmadığını vurgulayan Hamdi, şöyle konuştu:

"ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris siyonizmi desteklerken (üvey) kızının Filistin için para topladığını gördük. Bu sosyal medyada kısıtlamalara rağmen insanların Filistinlilerin sesini yükselterek algoritmaya içeriğin önemini tanıtmasıyla alakalı. Michigan ön seçiminde 100 bin kişinin boş oy kullandığını gördük ve bu ön seçimin öneminin farkında olan 100 bin kişi anlamına geliyor. Biden'ın, Müslüman nüfusun yoğun olduğu ve Müslüman olmayanların da protestolara katıldığı 6 çekişmeli eyalette (Michigan, Pensilvanya, Georgia, Arizona, Florida, Kuzey Karolina) yapılan anketlerde oylarının düştüğünü görüyoruz. Ayrıca siyahi 13 papaz, soykırıma verdiği destek nedeniyle cemaatlerinin Biden'a oy verme eğiliminde olmadığını belirten bir mektup yazdı."

"Soykırım ABD için kırmızı çizgi olarak kalmalı"

İsrail'in soykırımının sıradan kişiler tarafından sosyal medya paylaşımlarıyla sürekli gündemde tutulmasının bir etkisi olarak Başkan Yardımcısı Harris'in "Ateşkese ihtiyacımız var" demek zorunda kaldığına dikkati çeken Hamdi, ABD'nin hala soykırıma karşı olmadığını sadece İsrail'e verdiği desteği pazarlama stratejisi arayışına girdiği değerlendirmesinde bulundu.

Hamdi, İsrail'e desteği nedeniyle Biden'ı cezalandırmak isteyen Müslüman seçmenlerin eski ABD Başkanı Donald Trump'a oy vereceğini beyan ettiğini anımsatarak, "Bu çok tuhaf bir olgu. Daha önce bahsettiğim 6 eyalette de Müslüman siyasetçi yoğunluğu var. Biden'ın bu eyaletleri küçük farkla kazanmasının bir sonucu olarak bu seçimde verilmeyen oylar daha büyük etkiye sahip olacak. Ayrıca solcu Yahudiler de Biden'a oy vermeyeceğini söylüyor." dedi.

Seçmenlerin, Trump'la 4 yıl boyunca uğraşmaları gerekse bile Biden'a oy vermemesi gerektiği yönünde açıklamalar yaptığına işaret eden Hamdi, seçimlerin sonucu ne olursa olsun ABD için soykırımın bir kırmızı çizgi olması gerektiğine inandığını vurguladı.

Hamdi, İsrail'le normalleşme sürecindeki ülkelerin tutumunun soykırıma etkisine de değinerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"ABD'nin İsrail'e desteğini sürdürmesini sağlayan önemli etkenlerden biri de Müslüman ülkelerin İsrail'le normalleşme süreçlerini askıya almaması. Bu ülkelerin, soykırım sürdüğü sürece İsrail'le normalleşme masasından kalktıklarını söylemesi gerekirdi. Bunun yapılmaması Biden'a soykırımın bu ülkeler için kırmızı çizgi olmadığı mesajını verdi ve liderlere de İsrail'le ilişkilerini koruma güvencesi oldu."