İslam Dünyası

Filistin'in işgalinde rol alan mimarların lisansının askıya alınması için kampanya

Mimarlık Araştırmaları Derneği (MİMARDER) ve Mimari Düşünce Platformu, işgalci İsrail'in Filistin'de yürüttüğü şehir kırım ve mekan kırımında aktif rol alan meslek paydaşlarının lisansının askıya alınması için imza kampanyası başlattı.

MİMARDER Genel Başkanı Doç. Dr. Ahmet Gün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarının mimari ve şehir dokusuna da büyük zararlar verildiğini belirtti.

Filistin'deki işgalin 1948'den bu yana devam ettiğini vurgulayan Gün, "Gazze'de insanların öldürülmesinin yanı sıra yapılı çevrenin yaklaşık yüzde 80'i yok edilmiş ve altyapı sistemine yönelik hiçbir çalışma kalmamıştır. Buna ek olarak, Filistin'de özellikle Batı Şeria, Kudüs ve diğer Bedevi toplumlarında da benzer yıkım hareketleri farklı şekillerde gerçekleştiriliyor.

Çünkü 1948 yılından beri, özellikle Batı Şeria'da illegal yerleşimler ve bu yerleşim alanları üzerinden birtakım yapılaşma faaliyetleri yürütülüyor. Günümüzde, 200'ün üzerindeki illegal yerleşimde yaklaşık 700 bin Yahudi yerleşimci sadece Batı Şeria'da yaşıyor." ifadelerini kullandı.

İsrail'in aynı zamanda altyapı, ulaşım bağlantıları ve diğer hatlar üzerinden illegal yerleşimleri birbirine bağladığını belirten Gün, bu durumun Filistinlileri birbirinden kopuk, küçük kantonlar halinde yaşamaya mecbur bıraktığına dikkati çekti.

Bu durumun yol açtığı olumsuzluklara değinen Gün, "Çok net bir şekilde ifade etmek gerekirse, belki 5 ya da 10 yıl sonra bir Filistin devleti masaya yatırıldığında, birbirlerinden tamamen kopuk, hiçbir fiziksel ve ulaşım bağlantısı olmayan küçük köylerden oluşan bir yapıdan bahsedeceğiz. Hepsinin arasında tampon bölge olarak İsrail yerleşimleri bulunan bir Filistin devletiyle karşılaşacağız." dedi.

Bu yapılanları mimarlık ve planlama literatüründe "mekan kırım" ve "şehir kırım" tabirleriyle tanımladıklarını ifade eden Gün, "Bugün Kudüs'te bu pratikle karşılaşıyoruz. Çünkü Kudüs'teki insanların nüfusu artıyor. Dolayısıyla yeni evler yapmak ya da mevcut evleri yenilemek istiyorlar.

Ancak İsrail'in ayrımcı planlama politikası nedeniyle sınırlanmış bir nüfus oranı var. Yüzde 28 Filistinli, yüzde 72 İsrailli. Bu yüzden insanlar evlerini yenileyemiyorlar, imar ya da iskan izinlerini almakta zorlanıyorlar. Bu durum insanların Kudüs'ün dışındaki yerlere 'gönüllü' göçlerine neden oluyor." diye konuştu.

"Mekan kırım" pratiklerinin Kudüs'ün çeperlerindeki mahalle ve köyler için de geçerli olduğunu ifade eden Gün, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün, İsrail tarafından tanımlanmış olan Kudüs belediye sınırlarına girebilmek için Kudüs kimlik kartına sahip olmak gerekiyor. Bu kimlik kartına sahip olabilmek için Kudüs'te çalışmak ve oturum izni almak zorundalar. Bu yüzden insanlar çeperlerdeki evlerinden kopmak durumunda kalıyor. Bazı durumlarda ise kendi evlerini yıkmak zorunda kalıyorlar. Bu da mekan kırım pratikleri arasında sayılabilir."