Shehada, AA muhabirine, Batı medyasının İsrail'in UAD'de yargılanmasıyla ilgili yayın politikasını değerlendirdi.

Batı medyasının İsrail'le ilgili her konuda çok dikkatli bir dil kullandığını kaydeden Shehada, "Basının bu tutumu, Güney Afrika'nın açtığı davada da açıkça görülüyor. Gelecek tepkilerden ve İsrail'deki muhabirlerine yapılacak saldırılardan korkuyorlar." ifadesini kullandı.

Shehada, medyanın İsrail konusunda "tek elden yönetiliyor" gibi talimatla hareket ettiğine dikkati çekerek, "ABD'deki ve Avrupa'daki ana akım medya kanallarını tarayarak davanın canlı yayınla verilip verilmediğini araştırdım. Davanın şimdiye kadar sadece Al Jazeera, TRT, Güney Afrika televizyonları ve Arap kanallarında canlı yayınlandığını gördüm. Bu tarihi anı Batı medyasında görememek beni hayal kırıklığına uğrattı." diye konuştu.

Medyanın, İsrail'in Filistin topraklarında 7 Ekim'den bu yana devam eden saldırılarını haberleştirirken de benzer bir tutum sergilediğini vurgulayan Shehada, "Batı medyası açıkça dezenformasyon ve iki yüzlülükle İsrail lehine güvenli alan oluşturmaya çalışıyor. Batı İsrail'i korumak için hakikati görmezden geliyor." değerlendirmesinde bulundu.

BM: 2024, Gazze'deki savaşın da etkisiyle insani yardım çalışanları için en ölümcül yıl oldu BM: 2024, Gazze'deki savaşın da etkisiyle insani yardım çalışanları için en ölümcül yıl oldu

Shehada, "İsrail'in arka planda Batılı medya devleriyle yaptığı anlaşmalarla dezenformasyonlarına destek aldığı" görüşünü paylaşarak, şunları kaydetti:

"İsrail, kameralar önünde savaş suçu işledi, evleri havaya uçurdu, yağmaladı, cesetleri sokaklarda sürükledi ancak ne CNN ne BBC ne de diğer ana akım medya bunları haberleştirdi. Bu davayı diğer suçlara yaptıkları gibi örtbas edemezler çünkü süreç kamuoyu önünde devam ediyor. Bunu vermemek büyük utanç."

Medyanın Filistinlileri "canavar" gibi göstermek için fırsat kolladığını dile getiren Shehada, "Batı medyası Filistinlilere, beyaz üstünlükçü diyebileceğimiz açık bir ön yargıyla yaklaşıyor. Bazı Batılı gazeteciler de Batı'nın bir parçası olarak gördükleri İsrail'i 'bizden', Filistinlileri ise 'onlardan' olarak algılıyor." görüşünü aktardı.

"Filistinliler bunu İsrail apartheid rejiminin yargılanması olarak görüyor"

UAD'de İsrail aleyhine açılan "soykırım" davasının, insan hakları ve uluslararası hukukun laftan öte anlam taşıdığını göstermesi açısından turnusol kağıdı görevi göreceğini belirten Shehada, "Bu dava aslında, Batı'nın tarihte hiçbir savaşta görülmemiş bir tepkisizlikle Gazze'ye sırtını dönmesinin uluslararası toplum vicdanı tarafından kabul edilmediğinin somut bir göstergesi." ifadesini kullandı.

Shehada, İsrail'in soykırım suçu işlediği yönünde bir karar çıkmasının "milat" olarak değerlendirileceğini kaydederek, "Bu dava, Batı'nın savunduğu ilkelere gerçekten sahip olduğunu göstermesi açısından son umudu. Filistinliler bunu İsrail apartheid rejiminin yargılanması olarak görüyor. İsrail aleyhine çıkacak bir karar ilerdeki davalarda da emsal teşkil edecek." diye konuştu.

Dava sonucunun, Nekbe (Büyük Felaket) ile topraklarını terk etmek zorunda Filistinlilerin de geri dönüşüne yardımcı olabileceğine işaret eden Shehada, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bugün dünyanın dört bir yanında tanıdığım tüm Filistinliler televizyon ekranlarına kilitlendi çünkü bunu apartheidın yargılanması olarak görüyorlar. Eğer olumlu bir karar çıkarsa, bu uzun vadede Filistin'in pozisyonunu önemli ölçüde güçlendirecek, kısa vadede ise İsrail'in Gazze'den çekilerek bölgeye temel gıda malzemelerinin girmesini sağlayacak. Bunun aynı zamanda Batı'da da büyük bir etkisi olacağını söyleyebilirim. Eğer dava Filistinlilerin lehine sonuçlanırsa, Batı'yı büyük ölçüde utandıracak. Batılı hükümetlerin Gazze halkını soykırım tehdidi ya da tehlikesi altına sokan eylemleri destekledikleri için utanç içinde başlarını toprağa gömmeleri için bir ivme oluşturacak."