Dünya

FBI, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırıları sonrasında ABD'deki Müslümanlara yakın takip uyguluyor

ABD'nin en büyük Müslüman sivil özgürlükler örgütü Amerikan İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) hukukçularından Dina Chehata, İsrail'in 7 Ekim'de Gazze'ye yönelik saldırılarının ardından FBI'ın ülkedeki Filistinliler başta olmak üzere Müslümanları takibini artırdığını belirtti.

CAIR Los Angeles Şubesi Sivil Haklar Yönetici Avukatı Dina Chehata, AA muhabirine, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırıları sonrasında ABD'deki Müslümanların FBI tarafından yoğun inceleme ve takibe maruz kaldığını söyledi.

ABD'deki Müslümanların uzun yıllardır FBI tarafından takip edildiğini bildiklerini ancak 7 Ekim'de işgalci İsrail'in Gazze'yi hedef alan saldırılarının ardından Müslümanlardan takip edildiklerine ilişkin şikayetlerin arttığını kaydeden Chehata "CAIR'in Los Angeles Bölgesi ofisi, Güney Kaliforniya'daki Filistinli, Arap ve Müslüman topluluk üyelerinden, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının ardından FBI ajanlarının terörle ilgili konularda kendilerini hedef aldığını bildiren çok sayıda şikayet aldı." dedi.

Chehata, Müslümanların son dönemde çeşitli sorulara maruz kaldığını aktararak, şöyle devam etti:

"İsrail savaşından sonra yakın zamanda, FBI ajanlarının topluluk üyelerimizi sorgulamak için telefonla veya evlerine giderek doğrudan iletişime geçtiğine dair şikayetler aldık. Bunu, FBI'ın topluluğumuzu gözetlemesi ve sorgulaması olarak değerlendiriyoruz. Federal ve yerel kolluk kuvvetlerinin topluluk üyelerine, Hamas'a destek verip vermedikleri, bölgede şiddet kullanımını destekleyip desteklemedikleri ve İsrail ve Hamas hakkındaki görüşlerini sorduklarına ilişkin şikayetler var."

"Çok daha fazla kişinin incelendiğini biliyoruz"

CAIR'e çeşitli nedenlerle bildirimde bulunmayan pek çok kişinin de incelemeye alındığını vurgulayan Chehata, şu ifadeleri kullandı:

"FBI'ın toplumumuzun içinde aktif olarak bulunduğunu deneyimlerimize ve yaptığımız işe dayanarak biliyor, söylüyoruz. Topluluğumuzdan çok sayıda insanın FBI tarafından izlendiğine ve gözetlendiğine inanıyoruz. FBI'ın doğrudan bize şikayet olarak bildirilmeyen pek çok kişiyi de takip ettiğini biliyoruz. Bu nedenle, aldığımız raporlardaki rakamların FBI ajanlarının gerçekten takip ettiği insan sayısını göstermediğini, çok daha fazla kişinin incelendiğini biliyoruz. Son bir veya iki hafta içinde Filistinlileri sorgulayan ajanlarla ilgili arka arkaya birkaç rapor fark ettiğimiz için topluluğumuza dikkatli olmaları yönünde uyarıda bulunduk."

Chehata, Müslümanlara yönelik baskının, FBI ve güvenlik birimleri tarafından bilgi toplamak amacıyla yapıldığını düşündüklerini belirterek, şunları aktardı:

"FBI ve diğer güvenlik birimlerinin, bunu topluluklarımızı haritalamak ve ne kadar bilgi alabileceklerini görmek ve 'balık avı seferleri' dediğimiz şeye devam etmenin bir yolu olarak yaptığına inanıyoruz. Çoğu şikayette, FBI'ın insanların yaşamları, faaliyetleri, dini uygulamaları veya topluluklarındaki diğer kişiler hakkında bilgi sunmaları için konuşmalarını sağlamaya çalıştığını görüyoruz."

Müslümanlara yönelik yeni bir fişleme listesi ihtimalini araştırdıklarını dile getiren Chehata şu değerlendirmede bulundu:

"Bu isimler, 2023'te ortaya çıkan 'FBI Terör İzleme Listesi' ile bağlı olabilir, olmayabilir de fakat bildiğimiz şu ki FBI'ın yetkilerini ulusal güvenlik bağlamında sıklıkla kötüye kullandığı. Müslüman nüfusun fazla olduğu ülkelerde jeopolitik krizler veya olaylar çıktığında, FBI'ın ABD'de yaşayan Müslüman diasporayı sorgulamasının, bilgi edinmesinin yaygın olduğunu biliyoruz. Bu, yetkilerinin kötüye kullanılması ve burada yaşayan toplumumuz için doğabilecek potansiyel sonuçlarla ilgili endişeleri artırıyor. FBI'ın uzun süredir devam eden taciz edici gözetim geçmişi göz önüne alındığında, özellikle FBI'ın topluluğumuzu sorgulamasından endişe duyuyoruz."

"Din, etnisite ve ırkın suç sayıldığına dair derin endişelerimiz var"

Chehata, Filistin'e destek vermenin yasaklanıp cezalandırıldığı bir dönemde, yalnızca Müslüman veya Arap olmanın da suç sayılabileceğinden endişe ettiklerinden bahsederek, şunları söyledi:

"Filistin savunuculuğunun cezalandırıldığı, çarpıtıldığı ve yoğun bir şekilde sansürlendiği mevcut ortamda din, etnisite ve ırkın suç sayıldığına dair derin endişelerimiz var. Baktığımız çok sayıda davada, topluluk üyelerimize karşı herhangi bir suçlamada bulunulmuyor. Bu durum gerçekten rahatsız edici çünkü FBI'ın topluluğumuzu bir suç işlediklerinden şüphelenildikleri için değil, yalnızca dinleri veya kökenleri nedeniyle izlediğini gösteriyor."

CAIR'in ülkedeki Müslümanların haklarını savunmak ve yasal güvencelerini sağlamak konusunda yürüttüğü çalışmalara da değinen Chehata, sözlerini şöyle tamamladı:

"CAIR, FBI tarafından sorgulanan veya taciz edilen kişileri aktif olarak temsil eder. FBI bir kişiye yaklaştığında bu kişi bizimle iletişime geçerse, genellikle onları temsil etmeyi teklif ederiz, böylece artık doğrudan FBI ile uğraşmak zorunda kalmazlar. Tüm iletişimi üstlenerek toplumumuzu herhangi bir taciz edici uygulama, sorgulama ve hukuk dışı müdahaleden korumaya çalışıyoruz. CAIR, FBI da dahil olmak üzere yerel, eyalet veya federal her türlü güvenlik birimiyle uğraşıyor. Ayrıca topluluğumuzdaki kişilerin haklarını öğrenmeleri için sık sık 'Haklarınızı Bilin' çalıştayları düzenliyoruz."